29 Aralık 2009 Salı

moda yeni yıl



Hafta sonu Moda da gezdik biraz.Yeni yıl heyecanı ,süsleri her yanı sarmış.Her yer ışıl ışıl , neşeli görünüyor.Daha doğrusu  ,o yeni yılın hazırlıkları ,hediyeler,iyi dilekler,dostlarla yapılan planlar,bir kalabalıklık hali ,caddelerde soğukla birlikte birbirine sarılan insanlar benim içime neşe katıyor.Bu cıvıl cıvıl durumları seviyorum.Simli ,kokulu mumları parlak yılbaşı süslerini seviyorum.

2009 yılı benim için bizim için hayatımızın belki en güzel yılı oldu.2009 Yılının ilk ayı kızım doğdu ve inanılmaz hızlı geçen ,neresinden yakalayacağımı bilemediğim bir yıl oldu.Bol tatil ,lohusalık, sütçü kadınlık derken geçiverdi koca sene.Kalbimin merkezi kocaman bir yer açtı.Öyle bir yer ki anne olmak çatısı altında aslında hayatımın temellerini , yaşantımı ,duygularımı,fiziğimi yeniden yapılandıran bir süreç bir alan diyebilirim.Şimdi artık daha sulu gözlüyüm, daha duyarlıyım,daha sabırlıyım,çok daha sevgi doluyum.Daha daha ... diye sayabileceğim şeyler o kadar arttı ki inanılmaz .Endişe, özlem gibi duygular meğer daha farklı da yaşanabilirmiş bunu anladım bu sene.


İpek böceğimle ilkler hep çok keyifli çok eğlenceli geçti . Hiç yormadı hiç üzmedi . Büyümeye öğrenmeye devam .Tatlı kızım yaşam devam ederken hep yanında olmaya ,seninle birlikte öğrenmeye gelişip büyümeye elimden geldiğince devam edeceğim.Yeni yıldan en büyük beklentim sevdiklerimin  sağlıklı  olması.


Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi





                             Mutlu bir yıl  gelsin, Sevgi ile geçsin

22 Aralık 2009 Salı

ev halleri



hem koşarım ,hem yürürüm, hem emeklerim,sıkılırsam kucak isterim







hapşurma taklitim bu benim






biras sevimli olalım , sonra yapacağım cinlikleri düşüneliiimm hi hi hi :)





Şöööyyle elimizi çekmeceye bir daldırıyoruuuzzz  sonraaa işe yarar bi şey gelirse biraz takılırız.Mutfak tam oyun yeri yaa  odamı buraya taşısak anne hı !



dur bakiiim burda bunlardan daha çok var hepsini alsammmm  bennn



bakııınn değişik şekillerde taşıma işlemi yapabiliyorum artık :))  çok eğlenceli hem annem yakalamasın diye koşarken çok faydalı oluyor :)




bu annem beni çok güldürüyor yaaaa  nıç nıç komik kadın :)



Neredeyse 10 kg oldum.Boyum uzadı uzadı uzadı 75 cm oldu.Artık söylenenleri daha iyi anlıyorum.Mesela annem hadi attaa gidiyoruz diyorsa hele bir de elinde montum varsa sabırsızlanıyorum,atta işini çok seviyorum.Kapı çalınca hemen koşup bakmak istiyorum ne oluyor ne bitiyor kim geldi? ee burası bizim evimiz :)

Mutfak çok ilginç bir yer.Keşif yapmak için ideal.Geçen gün annemler eşyaların yerlerini değiştirdiler.Dolapları,çekmeceleri çok açıyormuşum.Ne var ne yok aldılar yerlerine yeni başka başka kaplar koydular.En son bir kavanoz bulmuştum.Açtım tarçınmış. Mis mis döktüm halıya yalıyordum ki anneme yakalandım.Sonra hemen süpürge geldi :) o da eğlenceli :)

Evde zaman oyunla uykuyla geçiyor.Şimdi yeni kitaplarım geldi :) sayfaları çevirip aaaa yapmam gerek ,çok işim var çoookkk




9 Aralık 2009 Çarşamba

kaliteli misin gelin ? çaydan mı geçtin? yanaklar al al olmuş ne yedin içtin?

10.ay bitirip 11. aya başladığımız bu günlerde pek çok şey değişti.Uykular bir kere en başta değişim gösterenler arasında.Hele şimdi bir de bayram oldu ,anne evde birde üstüne yıllık izin eklenmiş ohh 12 gün ipek hanımla beraberiz . İzinde olduğum hafta boyunca bakıcı teyzemizde bizimleydi.Bu sayede ben biraz kendimle ilgilenebildim.Sürekli çalıştığım için iş saatlerinde özgürce dışarılarda olmak biraz garip hissettirsede , uzun zamandır yapmadığım kadar sorumsuzca hiç bir şey düşünmeden taksimi gezdim.Metrobüse bindim ilk kez. Metroya binmeyeli de epey olmuştu:) Sanki istanbulda yaşamıyormuşum gibi hissettim.Sanki başka bir şehirden gelmişim.İpek doğduktan sonra taksim bize pek güvenilir gelmediğinden (tinercisi ,bombacısı göstericisi ,sanki başka yerde yok ) gidememiştim.Zaten olan ,kalan zamanımın hepsi kızımla geçtiğinden , kendime ait zaman yakalayınca lüx oldu gerçekten.

İpek kuzum artık yürüme olayını tamamiyle çözdü.Çok rahat hareketlerle köşeler dönülüyor , koltuklardan pıtır pıtır iniliyor,engeller usta hareketlerle aşılıyor.Evi yeniden keşfediyor.Odasının ona ait olduğunun , kendi eşyalarının orda olduğunun bilincinde.Oyuncaklarının bir bölümünü odasına aldık.Zaman zaman gidip orada oynayabileceğinin farkında bıdık.

Yemeklerimiz aynen devam.Süt , bal,yumurta beyazı vs dışında artık bir çok mevsim sebzesi ,kurubaklalar,püreler afiyetle yeniyor.En sevdiğimiz yine meyvalar.En en sevilen ise mandalina.Elimde gördüğü an sabırsızlanıyor yemek için.

Ceee oyununu artık genişlettik.Odalar arasında oynuyoruz.Yakama,saklama,bulama oyunları en keyif alınanlar.Kitaplarında tepkilerimiz aynı.Benim aaa dediğim resimler parmakla gösterilip aaa diye tekrar ediliyor.Kitaplarda göz burun ağız detaylarına takılmış durumdayız.

Akşamları eve gittiğimde pek keyifle oyunlar oynuyoruz.Babanın geleceği saat yaklaşınca bıdık hanım hemen kapı civarlarında söylenmeye başlıyor.Baba gelince kapı sesini hiç kaçırmıyor.En sediği şeyi bile yapıyor olsa bırakıp bir koşturmaca dooğru baba kucağına.Sanırım benden daha çok babasını özlüyor. İnsan kıskanır mı bunu ? evet kıskanır.

Bu ay daha önce geçirdiği idrar yolu enfeksiyonu nedeniyle istenen voıdıng  (sondalı film) grafiyi çektirdik.Benim için çok zor bir karar süreci oldu.Ne kadar gerekliydi ? nasıl olacaktı ? sonuc diyelim ki kötü çıktı veya sınırda çıktı neler yapılacaktı? hepsi hepsi araştırıldı.Güvenebileceğim bir kaç dr fikri alındı ve nihayetinde bu grafiyi çetirmeye karar verilip nerede en güvenli bu işlemi yapabiliriz bulundu , çekildi.Çok şükür problem çıkmadı.Mesaneden böbreklere herhangi bir kaçak olmadığını ispatladık.Bir yaşın altında geçirilen idrar yolu enfeksiyonlarında kaçak oranı yüksek olduğu için , ben bu çekimden kaçmak istedimse de yapamadım.

Randevu günü hazırlandık.Hazırlandık derken çekim için özel bir hazırlığa gerek olmuyor ancak anne babanın kendini psikolojık olarak hazırlaması gerekiyor.15 dk gibi kısa bir sürede işlem yapıldı.İdrar sondası takılıp mesaneyi dolduruyorlar bu arada görüntü alınıyor.Sonrasında sonda çıkarılıp işeme esnasında görüntü alınıyor ve işlem sonlanmış oluyor.İpek çişini yapınca işimiz çabuk bitti.Sonucunda olumlu olması içimizi rahatlattı.
Tüm bunlarla meşgulken domuz gribi aşısını olamadık.Ama zaten virüste şekil değiştirmiş.Bu işinde sonu yok gibi.Her virüs için ayrı aşı diyorlar.İşin ekonomik boyutu bazıları için epey keyifli olsa gerek.Bir yandan da grip olup ölenlerin sayısı da artıyor.Hoş bu konu da bir zaman sonra gündemden düşer yeni bir grip türü daha türetilebilir.İşin aslı sanki biz bağışıklığımızı güçlendirdikçe mikroplarda 'hımmm demek öyle alın o zaman bir de bu şekil yapalım' diyorlar gibi :) Tabi yine de işin özü iyi beslenme , kaliteli gıdalar ,kaliteli su, kaliteli hava, kaliteli zaman .... yani her bir şey kaliteden geçiyor.Zaten yakında avrupa uyum durumlarında akredite edilen yaşamlar olarak sıralanacağız gibi. Düşünsenize her ailenin akreditasyon denetimlerinden geçirildiğini. Üf üf neler olur neler :)





18 Kasım 2009 Çarşamba

rüyamda hıncal uluç,placebo ve karışık duygular karmaşık günler

Dün gece rüyamda Hıncal Uluç'u gördüm.Ne hikmettir anlamadım.Tabiri ne ola ki acaba ?Efendim Hıncal Uluç ve manken gibi bir hatun kişi sevgilisiymiş meğer! beraberce yeni bir icad olan uçan salıncağa biniyoruz.Gülmek yok , rüya bu ! Salıncak dediğimde genelde yazları bahçelerde kullandığımız sallanan koltuk.Bir süre bu yeni icad hakkında sohbet ediyoruz üçümüz.İşte yeni buluş ne iyi olmuş ,yakında bunlarla havada seyahat edilebilirmişiz , trafik sorunu artık sorun olmaktan çıkabilirmiş .... gibi  kendimizce güncel mevzular :) Bu arada sıkılıp hayal kahvesi tarzında bir yere gidiyoruz birden! Fonda placebo çalıyor ne içmek istediğime karar vermeye çalışıyorum keyfim yerinde , arada birkaç karmaşık konular geçiyor ama keyifli uyanıyorum.

Bir kaç gündür annemin sağlık problemleriyle ilgili kafam epey karışık.Tıp dünyası enteresan bir dünya.Bir şikayet sonrası doktora koşuyoruz sonra doktorumuz bize yapmamız gerekenleri sıralıyor ancak son yıllarda bizler hımm biraz doktor doktor gezelim sonra bir karar veririz diyoruz.Hem yoruluyor hem kararsızlığımız artıyor hem kafalar iyice çorba oluyor.Aslında bizleri bu yola sevkeden sadece bizim merak duygumuz mu? Yani hatalı tedaviler ,güvensizlik yaratan sağlık personeli, özel kurumların artmasıyla da maddi kazanç isteği işi çığrından çıkarttı diye düşünüyorum.Özek hastaneleri tercih ediyoruz.(Maddi imkanlar elverdiğince tabi)Çünkü devlet hastanelerini durumu ortada.Tanıdığım bir aile bebeklerinin ateşi yüksek olduğu için özel de dahil olmak üzere bir çok doktora gittiler.Devlet kurumlarında zaten doktor muayene ettikten sonra çok ta fazla açıklama yapmadan gönderiyor diyor anne.Özel hastanelerde istenen tetkikleri yaptırmak bir dolu para. Ayrıca devlette branş doktorlarından randevu almak ne mümkün neredeyse 6 ay sonrasına randevu veriliyor.Aile bebeğin ateşi yükseldikçe kapıp acilde soluğu alıyor.Her bir seferinde ayrı bir hekim görüyor bir antibiyotik bir ateş düşürücü yine ev yine bebeğin başında nöbette geçen geceler....


İşte böyle karışık karmaşık duygularla bir karar vermek gerekiyor.Bu arada hayatta güzel gelişmelerde yaşanıyor.Küçük kardeş görümce sözleniyor.Biz biraz daha mı büyüdük ne! Benim minik kuzumu da istemeye gelicekler mi? İsteme diye bir olay kalacak mı? Bunu şimdinin genç anneleri bizler mi yönlendireceğiz? Gelecekte adetlerin devamı ,gelenek görenekler bizim verdiğimiz kadar mı yaşanacak ? Yeni nesil bizim bebeklerimiz çocuklarımız yaşadığımız dünyayı biçimlendirecek yönlendirecekler mi? Bizim sorumluluğumuz bu denli büyük mü?


Şimdi gidip süslenmek gerek :) Akşam için hazırlanmak gerek :) Mutlu günü kare kare fotograflamak gerek:)

11 Kasım 2009 Çarşamba

diş buğdayı & 9.5 ay


















                                                                               













                                                                            

10 Kasım 2009 Salı

Hızlıca akıp giden zaman

Neler neler oldu.Yazamadım.Yazmak şöyle dursun , okuyamadım bile.Anne kız hastalandık.Nezle olduk.Neyse ki uzun sürmeden kıyısından atlatıvermeye çabalıyoruz.İkinci dişi çıkardık.Diş buğdayı yaptık.Uykular perişan.Gece uykuları demeye bin şahit sanki bunun adına gece kestirmeleri desek daha iyi olacak.Dişler, hastalıklar derken uykulara elveda deyiverdik.Uykular böyleyken dişler hastalıklar allahtan beslenmemizi etkilememiş durumda.Beslenme güzel devam keyfimiz yerinde yine gülücükler yuvarlanmalar devam.Ayrıca bu ay artık yürüyoruz.Ara ara duvarlara tutunarak ara ara yuvarlanarak ama genelde desteksiz yürüyor minik kuzum:) Dokuzuncu ayında yürüyen bebeklere dahil oldu :)Artık herşeyi daha net anlıyor.Almak vermek gitmek gelmek reddetmek hepsinin farkında.Televizyon kumandasının ne işe yaradığını öğrenmiş.Tuşuna basıp televizyona bakıyor değişim oluyor mu diye :) Telefonla konuşmalara başladı.Kulağına götürüp kendince mırıldanıyor:) sonra hemen ağıza :) elinden alınca kızıyor ama anlatınca anlıyor gibi yapıyor:) Yazacak çok şey birikmiş ama zaman yetmiyor artık bana.Diş buğdayı fotoğraflarını bir ara yüklemeye çalışacağım.Biraz toparlanalım ,biraz kafamız yerine gelsin, uykuları bir düzene sokalım,bakalım eteğimizdeki taşları bir bir dökeriz sonrasında :)

23 Ekim 2009 Cuma

Diş Gelir Hoş Gelir Ley Ley Lüm ... :)



9. ayda Ayşe İpek Diş çıkardı :) Alttan ilk dişi uç gösterdi.Enfeksiyon ile uğraştığımız günlerde böyle bir güzel olay bizi sevindirdi :) Bir kez daha anladım ki bebekler büyürken başımıza gelenler ,yaşanılanlar hep süprizlerle dolu olacak.Ayşe İpeğin hiç hastalanmadan hiç düşmeden hiç kötü bir olay yaşamadan büyüyeceğini hayal ettim hep nedense ? böyle düşünmüştüm.Ne komik değil mi? Belki anne olmanın verdiği aman olmasın her şeylerini tam yapayım hep önceden önlem alayım derken Şimdi 9.ayda geri dönüp baktığımda bazen önüne geçemediğin durumların da varolduğu gerçeği ! Elbette bundan sonra da hep dikkat edilecek ne yendi ne içildi ne kadar uyudu temiz mi? kirli mi? vitaminli mi? organik mi? saati mi? ve daha bi dolu şey hep dikkatte olacak.Senin anne olarak gündeminde neler varken pat bir bakıyorsun neler oluvermiş :) Kızım büyürken hastalanacak ne yazık ki bu böyle.Sadece dileğim çaresiz hastalık olmasın.Son günlerde içim ipek böceğimin enfeksiyonu nedeniyle çok sıkıntılıydı.İçimde ki bu sıkıntı  geçmez gibi geliyordu.Ama dişini görünce işte kızım büyümeye hayatta yol almaya devam ediyor dedim.Ve anne olmak ne güzel şey :) İyi ki anne olmuşum kızımı doğurmuşum :) İsteyen herkes anne olsun :) bu duyguyu yaşasın :)


Önümüzde ki çarşamba Dr kontrolü var.Bakalım idrar testi sonucu bize ne diyecek?Kızım ne kadar büyüdü? kaç gr aldı? Boyu ne kadar uzadı? Merak konusu :)


9.ayda diğerlerine ek neler yapabiliyoruz yazalım:

  • El çırpıyor
  • Öpücük veriyor
  • Ce ce  oynuyor(eline ne geçirse ce ce konusu bazen :))
  • Desteksiz bir iki adım atıyor
  • Dış kapıdan dışarı çıkılacağını biliyor.Dışarı çıkmak istediğinde kapıya gidiyor.
  • Başka bir odaya gidip kapıyı kapadığımda beni göremese bile orda olduğumu biliyor.
  • Hayır ,Cıs, Ellenmez gibi kavramların ne anlama geldiğini biliyor ama yine de yapmak istiyorsa tepki veriyor.
  • Duyduğu her müzik sesiyle oynuyor (dansçı mı olacak ne? )El çırparak bile oynatmak mümkün yani :)
  • Ayaktayken oyuncağıyla birlikte yaylanabiliyor.
bunlar aklıma gelenler.Bu arada hala baba diyor.Anne demiyor yahu :)

22 Ekim 2009 Perşembe

MİM Cİ

1-Bloguna neden bu ismi verdin?
İncir faydaları say say bitmeyen bir meyve :) Hücre yenileyebilen gıdalardan biri kendisi :) Tabi bunlarla hiç alakası yok blog ismi olmasının.Ben sevdiğim bebekleri incirrrrecceeliii diye sıkıştıra sıkıştıra severdim.Kızım olmadan evvel.Kızım olunca en incirrreceli o oldu :) Hem tatlı hem güzel hem her derde deva :)
2-Blog yazarken star tribiyle olmazsa olmaz dediğin şeyler var mı?
Evde ,işte,cafede,internet olan heryerde yazabilirim.Yeter ki kendimle kalabileyim.
3-En son satın aldığın garip şey  ?
Epey düşündüm ama garip bişey bulamadım ben yav :) Aldığım herşeye ihtiyacım vardı.Gerçekteen :)
4-Şeker gibi olduğun anlar ?
Kafamda çözümsüz bekleyen sorunlar yoksa,sevdiğim yanımdaysa,kızım yeni bir şeyler öğrenip yapıyorsa,tatildeysem,havuzdaysam,saçımda ki beyazlar boyanmışsa,giydiğim kıyafeti içime sindirdiysem,başıma antin kuntin işler gelmediyse şeker gibiyimdir.Hay allah aslında ben hep şekerim yahu :)
5-Arkadaşım artık sormayın şunları dediğin?
Süt ve türevleri ile ilgili sorular (hala süt veriyor musun? ne kadar emdi? sütün var mı? geldi mi? bitti mi? sanırım sütün yok senin baksana çocuk doymamış bence ..... hırrrrrrrrr )
Kaç kilo aldın? Göğüslerin önceden de büyükmüydü? Süt iznin ne zaman bitecek?
Erkek mi? sorusu hamile kaldığım ve dışardan birazcık belli olmaya başladığı günden bu zamana hala ! devam eden soru :) Pembe patik ,saçta ki toka falan ı ııh önemli değil. İlle sorulacak o soru :) Neden iki isim ? yazık çok zorlanacak çocuk tüh vah .... Hangi ismini kullanıyosunuz ?
6-Aynaya bakınca gördüğün?
Ben :) bu benim :) ara ara hımmm saçımı boyatayım kaşım çıkmış ay yorgun bu kadın , zaman zaman aferin kız :) kahretsin yine çok güzeliimm yaaa :)))(narsist bu kadın canım )
7-Kendini okutan blog dediğin ?
Her blog kendini okutabilir kanısındayım.Her fikre hemfikir bir grup olabilir :) Paylaşım güzel.Yazmak aslında zor iş.Duyguları düşünceleri düzgün iletmek zor.Yazmak güzel iş, kendini de keşfediyorsun yazarken.Yazmak aslında okumaya teşfikediyor insanı.Bu nedenle yazan okur da aynı zamanda.Okuyan da okur zaten ayırım yapmaz.Okuyan kötü olanı da okur iyi olanı da okur :) Çok mu politik oldu yahu :)
8-Bu blog sahibi ile karşılaşabileceğin yerler?
Ah bu blog sahibiyle en az karşılaşabileceğin yer evi olsa gerek te en sık nerde nerelerde acıbadem,Suadiye,caddebostan sahil,capitol,kadıköy,anadolu sağlık merkezi,d&r,remzi kitapcısında,madoda mudoda modada :) amanin daha çok ama en sık bunlar sanırım :) yoksa açılım çok yani :)



Şimdi hazır yazabiliyorken devam edeyim.Kızım İdrar yolu enfeksiyonu oldu.Geçen perşembe gecesi saat 2 gibi mıkırdanınca yanına gidip bakayım dedim.Odasının kapısından baktım uykuda gibi ama huzursuzluk var biraz sanki.Yanına gittim bir öpücük baktım yanıyor kuzucuğum.Ateşini ölçtüm 39 hemen acilde aldık soluğu.Fitil falan ateş düştü.Boğaz kültürü yapıldı idrar örneği için idrar poşeti takıldı evimize döndük.Ertesi gün ateş yükselmedi ama kusma başladı.Çiş örneğini de anca alabilip test için götürdük.Sonuç idrarda enfeksiyon:( Durum böyle olunca kızımı kaptığım gibi vakit kaybetmeden Dr un bulunduğu hastaneye gittik.Giderken yatıracaklarını tahmin ettiğim için çantamızı toparlayıp gittik.Ve hastaneye yatırdık kuzumu.Bu arada İpek böceğim masum masum vücudunu ele geçirmeye çalışan bakterilerden habersiz bizimle oyun oynamaya çalışıyor,arada yorgun düşüp uyumak istiyordu.Doktor da idrar yolu enfeksiyonu konusunda hemfikir olunca bir dizi tahliller için kan alınıp serum takılması gerekti.Bebeklereden kan almak serum takmak zor iştir.İncecik damarı bulmak ki bir çok bebek pofudik olduğundan damarı görmek daha da zor olur.Neyse ki damar krizi yaşamadan tek bir seferde işlemi halledebildik.İpek kuzum aşı olduğu zaman ki kadar ağladı:( Ve geçen 3 gün boyunca hastanede antibiyotik ve serum tedavisine devam ettik.Şimdi evimizdeyiz.Antibiyotiğini ağızdan veriyoruz.


İdrar yolu enfeksiyonu kız bebeklerde daha sık rastlanan bir durum.Anatomik olarak idrar ve dışkının yolu birbirine çok yakın.Bebeklerde bu durum daha önemli çünkü kaka beze yapıldığından bulaşma riski çok yüksek.Ayrıca kızlarda idrar yolu da erkeklere göre daha kısa.Yani koruma cok zor.Bu nedenle kaka temizliği mutlaka önden arkaya yapılıp çok sık sabunla yıkamamak gerekli.Şimdi kontrol günümüze kadar evde tedaviye devam.Ateş yok kusma yok bol su içimi var :) beslenmesi iyi:) tekrarlamaması gerekiyor.Tekrarında başka anatomik problemler ortaya çıkabilir ki bunu düşünmek bile istemiyorum.

Yenianne nin mimi çok yakında bu blogta

yenianne en kısa zamanda yazılacak mimin.Kısacık aracık derecik bulunup yollanacak sıcacık ,tazecik

14 Ekim 2009 Çarşamba

teledünya ve anne tv ve ve konuşma işi

Ayşe kızım şu sıralar 'bababa dada  ababa ' ve kendince anlatmaya yönelik sesler çıkarmaya devam ediyor.Kimi zaman çığlıklar eşliğinde şarkı söylüyor.Ben her ne kadar anne anneciğimmm anne diyelim hadi hep beraber annnneee diye evin içinde dolansamda, kızım  yüzüme bakıp baba abababa dese de vazgeçmek yok :) anne diyecez anne :) Gerçi bebekleri çok zorlamamak gerekliymiş.Konuşmak ,anlatmak yaptığımız her şeyin sırasını biir birr söylemek lazımmış.İnsanlar konuşmayı doğal öğrenme sürecinde dudaklar ,ses ve cümleler arasında ilişki kurarak öğreniyorlar.Dudaklarda oluşan şekil, çıkan ses ile beyinde anlamlandırılıyormuş.Ve zaman içinde cümleler kurmayı öğreniyormuş küçük insanlar.Eğer bu doğal ortamımızda televizyon açık ise bebekler anne babanın sesinden çok televizyonun sesini dikkate alırmış.Televizyonun açık olduğu bir ortamda bebek dudak hareketi ile sesi birleştiremediği için beyin yapıları karışabiliyormuş.Özellikle klip sendromu ile başlayıp otizm e kadar beyin gelişim geriliğine sebebiyet verebiliyormuş.Bizim evde akşamları televizyon izlenir.Gündüzleri bakıcımız televizyon konusunda hassas olduğu için televizyon pek açılmaz.Ara ara haberler veya yemek programlarını izler.Benim evde olduğum günlerde  nikelodeon tv sünger bob izlenir.Evet televizyonun sakıncalı olduğunu düşünüyorum.Uzun süre izlenimlerde bebeğe ciddi öğrenim zararları verebilir.Bence zamanlama da önemli.TV başında geçirdği zaman önemli ,bir de oyun oynarken birebir iletişim içindeyken tv sesi bile olmamalı.Bebek uyuduktan sonra tv izlemek daha zevkli :) Tabi bebeklerinin uyku sorunu olmayan aileler için :)


İş dönüşü eve varınca bazen çok neşeli oluyor gülücükler saçıyor bana :) bazen somurtkan olup , yüzüme bile bakmayabiliyor :( Ben her iki durumda da aynı tepkiyi vermeye çalışıyorum. Eve gittiğimde ilk işim kızımla özlem gidermek yuvarlanmak şarkılar söylemek .... En az 20 dakkikamız bu şekilde geçiyor. Aslında sonrasında da yine ayşe ipek oluyor.Biraz yoğurt meyve veya muhallebi yemek ,banyoda sularla köpüklerle oynayıp , aromatik bebe yağlarımızla masaj keyfi yaşadıktan sonra, pijama giyilir saçlar taranır bu sırada baba eve gelir biraz onun kucağında vakit geçirilip, süt içtikten sonra  masallarla yada ninniyle uykuya dalar minnoşum.Büyüme sürecinde gereken sevgi ,ilgi ve bakımı alan bebekler okul başarıları ,sosyal becerileri ve insan ilişkileri daha kuvvetli oluyormuş.Zaten  onu o kadar çok seviyorum ki , uykusunda bile özleyebiliyorum :)  Konuşmaya başlayacağı günleri çok merak ediyorum.Aslında çocuk delisi bir anne olup kızımı şımartmak ta istemiyorum.Bu oranı ayarlamak ise ayrı bir beceri sanırım.Şımartma ile sevgi arasındaki oranı bulabilmek ise tecrübe ile olacak .Yeni serüvenler devam edecek anne öğrenecek :)

10 Ekim 2009 Cumartesi

acaba yürüyor muyum ?


Kızım 8 ay 10 günlük :) 9. ay içinde büyümeye devam ederken 9 kg 200gr  cık. Artık neredeyse her söyleneni anlıyor.Tatil sonrası tekrar işe başladım.Tatilde rutin durumlarını tekrardan toparlayıp yemek, uyku, oyun ,banyo düzenimizi rayına sokup, tam da refaha ulaştık derken ben işe başladım ve kurduğumuz düzen puff gittiiii.Bazen ne kadar düzen kursam da , planlar yapıp rota belirlesemde sonuçta günün büyük bir kısmını kızımdan ayrı yaşadığım için ortada maalesef planlarımla alakası bile olmayan bir düzen beliriyor.Bu çocuk işinde anne asıl yükü omuzlanan kişi oluyor.Baba ne kadar yardımcı da olsa hem ruhen hem fiziken anne kadar etkilenmiyor.Şimdi baba olanlar kızabilir  elbet :) Ama bunlar benim şu an hissettiklerimdir.

Ayşe İpek yakında yürüyecek gibi  :) Bugün bağımsız olarak bir adım attı gibi :) gibi diyorum çünkü adım atar atmaz yere oturuveriyor.Biraz kendine güvenmesi için teşfik ediyoruz.Ama hemen yürümesi için çok çaba göstermiyoruz.Kendi keşfedip uyguluyor :) Artık her konuda daha bilinçli.Bize yaptırmak istedikleri için mücadele veriyor.İstediği objeyi eline geçirebilmek için vücut dilini ve sesini ! kullanarak bize isteklerini yaptırmaya çalışıyor.Bu bebek milleti aslında çok uyanık :) Siz farkında olmadan kaleyi içten fethedercesine usul usul bir bakmışsınız her istediğini yaptırır hale gelivermiş :) Çünkü bebekler aslında sadece kendilerini düşünür.İnsanoğlu da tıpkı diğer canlılar gibi yaşamak için hayatta kalabilmek için yaşamı öğrenir.Amacı sen değilsindir.Bu öğreme sürecinin başlarında anne-baba-bakıcı birebir kim varsa bebekle haşır neşir mutlak aynı paralelde olması gerekir.Yani aynı paralelde olsa iyi olur :)

Bebekler kendini düşünür derken bebekler duygusuzdur anlamında değil elbet :) İstekleri kendilerini güvende hissetmek.Ve öğrendikçe daha fazlasını öğrenmek istemek.





4 Ekim 2009 Pazar


Bugün yağmur vardı istanbul da. Bugün biz ailecek assk cafe deydik.Keyifli bir gün geçirdik.Ayşe İpek yine tanıdık tanımadık herkese gülücükler atmaya sevimlilikler yapmaya devam etti :) Köprü yine kilitti.Alıştık mı ne? Artık bir zaman sonra tepkisizleşiyor insan sanırım :) İstanbul da yaşamayanlar' bu trafikte yaşanmaz'diyor İstanbul da yaşadıkça trafikte fotograf çekmeye bile başlıyosun o ayrı :) Kuzum büyüyor. Yarın 9.ay doktor kontrolü var.Bu aydan sonra kontrol muayeneleri iki ayda bir olacak.Senelik iznimin bir bölümünün bitmesine bir güncük kaldı :( Yine ayrılık, yine telefon ucunda ki anne :( çok özlüyorum çokk ... 


Bugünlerde Ayşe İpek yürüme alıştırmalarında.Bir süre ayakta durabiliyor.Adım atacakken yuvarlanıyor:) Kitaplarını tanıyor.Oyuncaklarıyla daha ilgili oynuyor.Gel gel , bay bay , el çırpma yapabiliyor.Sevdiği şarkılarda oturduğu yerde popo hareketiyle oynuyor :) ayaktaysa ayağı ile oynuyor :) Ara ara naralar atıp uzun uzun gevezelik yapıp bla bla bişeyler anlatmaya çalışıyor.Hayır ın anlamını biliyor.Yasak olanları izin olmadığını anlıyor :) ama yine de yapmak istiyor:) Yasağın cazibesi çekiyor yavrumu :))Biz de oyuncaklara dikkat çekiyoruz şimdilik ilgi yönünü değiştirmeye çabalıyoruz.Anne baba yanındaysa yabancılar dost , anne baba yoksa yabancılar düşman oluyor :) Tüm bunların dışında hayatta hızla değişen gelişen şeyler oluyor ama ,hepsi teferruat kalıyor.

30 Eylül 2009 Çarşamba

Güzeller geldi hanım heyy


                  

                   Yoğurt güzelim




                        
                          Fiyonk Güzelim







                       Poz Güzelim





                       Emekleyen Güzel




Tatilden döndük.Bayram güzel geçti :)  Antalya ,deniz ,güneş , kış başlangıcında iyi geldi.Kızım ilk kez uçağa bindi,ilk kez denize girdi ,ilk bayramını geçirdi ,ilk bayram harçlıkları alındı :) ilklerin çok olduğu bir ay daha geçti gitti :) Aslında yazılacak çok şey var .Deniz suyunu çok sevdi kızım.Uçakta ağlamadı hiç.Kuzenleri ile oynadı :) Bayram izni ile yıllık izin ve haftalık süt iznimi birleştirince uzuuun bir tatil oldu.Ne iyi oldu :) Kızımla Kocamanla çok güzel vakit geçirdik :) İznim bir kaç gün daha devam ediyor.Kocaman işe geri döndü.

Ayşe İpek 8.ayını da doldurup 9 dan gün almaya başladı.Bugün 9 ay 1 günlük :) Zamannnn çabuk mu geçiyorsun ? İyi mi ediyorsun? Kötü mü? Her ne ediyosan bizler için iyi olan olsun. Zaman boşa geçme emi .


18 Eylül 2009 Cuma

İLK NEZLE

İki gün önce İpek gecenin üçünde ağlayarak uyandı.Uyandığında genelde ses verirdi ama bu ağlama farlıydı.İpek çok ağlayan bir bebek olmadığından mızıldanmalarıyla genellikle ne istediğini anlamaya çalışıyorduk.Ama bu ağlama sanki ben kötüyüm ağlamasıydı.Hemen gittim yatağına kucağıma aldım.Hisettim ki ateşi çıkmış.Ölçtüm 37,8 subfebril denilen yükselmeye çalışan ateş.Aslında genelde ilkin ilaç verme taraftarı olmasamda gecenin körü olması etkisiyle de yarım ateş düşürücü fitil koydum.Huzursuz, rahat olmayan bir uyku uykusuzluk arasında sabahı ettik.Aralarda ateşi 37 derece seyretti.Sabahı burnu da akmaya başlayınca acaba diş etkisi mi yoksa bizim bıdık ciddi ciddi şifayı kaptımı acaba diye düşündüm.Biraz ateşi ve gelişmeleri izlemek adına sevim teyzemize de herbir şeycikleri anlattıktan sonra işlere dağıldık.Öğleden sonra bir kez kusunca artık doktorunu aramak zamanıdır deyip aradık Ebru hanımı.Sonrasında soluğu Ebru hanımda aldık.Ateşi 37-37,5 arasında burun akıntılı nezle başlangıcı.Dişlerde hala bir hareketlenme yok.Bu arada 15 günde 300 gr almış ipek hanım :) Genel durum iyi iştahında azalma yok ateşi de daha fazla yükselmedi.Ama burun da ki akıntı devam.Uykularını etkiliyor.Nefes alamadığı için sinirlenip uyanıyor kuzum.Yine de hırçın değil miniğim.Hastalığında bile huysuz değil biraz kucak istiyor.Geçecek biliyorum lakin  insanın bebeğinin hastalanması ne zormuş.İki gündür keyifsizim.Aklım hep evde, kulağım hep evde.Hasta ne kadar insan varsa iyi olsunlar.Hele bebeği hasta olan annelere sabır diliyorum.Dün geceyi daha iyi geçirdik.Tek problemimiz burun tıkanıklığı.Serum fizyolojık ıle açma çalışmalarında ipek çok sinirleniyor.Haklı ama yapacak bişey yok.Üzgünüm kuzum :( Yarın tatile gidiyoruz.İpekçiğimi tuzlu tuzlu deniz suyuna şöyle bir batırıp çıkaracağım:) sonra sinüsler açılacak:) Güneş görecek güçlenecek :) yani umarım :)

Artık koltuk kenarlarında sıralayıp desteksiz ayakta durma sürelerini uzatıyoruz.Daha diş çıkarmadı ama yürüme konusunda pek hevesli miniğim.Tabi bu kadar hareketli olunca sürekli peşinde olmak gerekiyor.Sandalyelere tutunup ayağa kalkma bazen kaza ile sonuçlanabiliyor.Neyse ki şimdilik önemli bir kaza yaşamadık.Bebekler nedense özellikle hep hayır yanıtı alacakları şeyleri yapmak istiyor.Prizler , kapı araları ,kapı arkaları ,sivri köşeler , çöp tenekeleri, büyük su bidonları ,yutabilecekleri her şey hatta ağızda tadılmak için her şey,banyo yerinde yuvarlanma.... hepsi de HAYIIIIRR deyivereceğim şeyler.İpeğ e hayır dememek için resmen kendimle mücadele veriyorum.Olabildiğince hayır kelimesini kullanmamaya çalışıyorum.Aslında yapmasını istemediğim şeyleri ona hayır demeden anlatmaya çalışıyorum.Çünkü çocuklar anne ve babanın birer aynası halini alıyor zamanla. Öğrenme , hayata dair şekillenme çoktan başladı.İşte bu dönemde Sürekli hayır o ellenmez hayır bunu yapma hayır gitme şeklinde büyüyen bebekler itiraz etmeyi öğreniyor.İtiraz etmek yemek yemeğe , kıyafet seçimlerine, uyumaya , yapmasını istediğimiz her şeye itiraz etmek öğrenilmiş oluyor.Planım ipeğin merak ederek keşfe çıktığı alanlarda onun için zararlı olabilecek durumları baştan hazırlamak.Ortamda çok fazla değişiklik yapmıyorum.Genelde yerinde durması gereken eşyalar yerlerinde.Bazı sevmediğim ama keşfetmesine izin verdiğim alanlar da oluyor.Mesela mutfak boş su şişesi ile yuvarlanmak en sevdiklerinden biri.Gerçekten tehlike yaratacak durumlar da ise ilgisini hemen başka bir yöne çekmeyi ve tehlikeli olanı unutturmaya çalışıyorum.Ev terliklerinin tadına bakmaya bayılıyor :) Uzaklaştırıyoruz hemen.Oyuncaklar bu arada çok önemli.Oyuncak seçimini ilgisini çekebilecek şekilde yapıyorum.Beraber oynuyoruz önce sonra biraz kendisi oynasın istiyorum.Oynayarak öğerensin .




Beslenmemizde kıymaya alıştık.Akşam milupanın ballı irmikli muhallebisini çok seviyor.Artık hazırlayıp elimde gördüğü an hamm hamm diyor:) Dün ilk defa el sallamış ama biz göremedik tabi :( Bu çalışan anne olmanın en nefret ettiğim yanlarından biri.Şimdilik  sabahları biz giderken çok tepki vermiyor.Ama biraz daha büyüyüp ağlarsa işte o zaman nasıl dayanırım ki acaba :( ?

13 Eylül 2009 Pazar

Yaz Yaz Yazı

Yaz bitiyor.Oysa ben doğum yaptığım ay (ocak) hep yaz hayali kurmuştum.Yaz gelsin kızım biraz büyümüş olacak ,biraz ele gelir olacak demiştim.Kızımı alıp gezicez ,parklara pikniklere gidicez, güneşi bol bol depolayacağız demiştim.Yapmadık mı ?Yaptık.Gezmedik mi? Gezdik.Ama sanki bana bu yaz yetmedi.Daha yaz kalsın istedim.Şimdi yağmurlar başladı.Güneş vedaya hazırlık yapmakta.
Bugün işten erken çıktım.Malum yağmur bastıracak haberleri sonrası yollarda kalmayayım diye erkenden çıkıverdim.Eve geldiğimde ipek kızım hamm hamm diye diye meyve püresini yiyordu.Baktım şöyle.Birden gözümde ilk doğduğu o dakikalar belirdi.Yaz hayallerleri geldi aklıma.Zaman yine geçti.Bitiverdi bu yazda yine doyamadan.Kızımla meyve püresini yedikten sonra yuvarlandık biraz.Müzikle dans ettik.Artık müzik duyduğunda başını iki yana sallıyor:) Camdan baktık yağmur yağmaya devam ediyordu.Annesi ipeğine yağmuru anlattı.Dinledi ipek kız ciddiyetle.Sonra mı ? Sonrasında cama ağzını dayadı aaaaa ooo  sesler yorumlar:)
Yaz kokan elbise dolabını açtık ipek hanımın.Küçülen ne varsa bakıp bakıp ayırdık.Dolapların çekmecelerin içlerinden küçülen çoraplar ,tulumlar, şapkalar ,pantolonlar ayrıldı.Dolap kendine geldi.Şimdi alınacak listesi yapılacak.Kış için hazırlıklar başlayacak.Ama önce bayram geçsin.Antalya tatili dönüşü bu yaz da fotoğraflarıyla anılara yazılır.Kızımın ilk yazı ,kızımla ilk yazım

11 Eylül 2009 Cuma

yağmur

Yazmak istemiyorum.Üzgünüm.Yağmur altında çaresizce bebeklerini arayan anneler için , ellerinden hiçbir şey gelmeden gözlerinin önünden sulara kapılıp giden evlerini izlemek zorunda kalanlar için , çamura çamurlu sulara saplanıp kalıp ne yapacağını bilemeyenler için , iki kızını da kucaklayıp ama 1,5 yaşında ki kızını sele kaptıran anne için , sel sularında kaybolan dila için üzgünüm.  N'olur seni birileri bulmuş olsun Dila   

9 Eylül 2009 Çarşamba

Uykusuz her gece

Uykumuz iyice rayından çıktı.Dişte yok ortalıkta.Akşam yatarken problem yok rutininde hiç itiraz olmadan uyuyoruz.Ama gece saat 12 yi vurdumu bizim kız kurtlanıyo.Uyanma tekrarları başlıyooorr.Ne yapsak ne etsek bilemiyoruz.Uyanıyor biz yanına gidene dek ağlıyor daha doğrusu ses çıkarıyor yanına gittikten sonra uyur uyanık mıyıldarken(! türkçemize yeni bir kelime ...........!)tekrar uykuya dalması için emzik veriyorum.Sonra  uykuya dalıyor ancak 1 saatliğine ve yine uyanıyor. Ben  uykuya dalması için biraz daha fazla uğraşıp yatağıma gidiyorum. Gece 3-4 arası hoop uyku bölünüyor, biraz emdikten sonra  uykuya dalıyor.Saat 4,5-5,5 yine uyanıyoruz ve bu sefer uykumuzu almış gibi uyanık kalmak için epey mücadele veriyor.Acaba doymuyor mu ki kuzum? Aç olduğu için mi bu kadar uyanıyor anlamadım.
Bu bebek milleti ne garip yaa:) uyusana güzel çocuğum ne zorun var gecenin körü uyanıp duruyosun.Yine de şükür buna deyip kızımın eskisi gibi kesintisiz uyuyacağı günleri hayal ediyorum:)Aslında gece uyanınca onu koklamak çok güzel:) Şimdi kendimce gece 12 de biberon maması vermeyi deneyeceğim.Eğer biberon mamasını içip uyanmassa aç olduğu için uyanıyor demek deyip gündüz öğünlerinin miktarını arttıracağım.Ama mamaya rağmen uyanırsa o zaman uyku düzenine sadık kalmak için çabalamaya devam :)
Hafta sonu yine çok hızlı geçti.Cumartesi pazar ve pazartesi (süt izniyle) üç gün ipekle birlikte olmak çok güzeldi.Cumartesi günü evde küçük çapta sonbahar için temizlik yapıldı.Halılar koltuklar camlar elden geçti.Mis oldu :)Pazar annane ve dede evlerine uğurlandı.Pazartesi küçük kuzum yeğenim fatihcim genizeti ameliyatı oldu.Allahtan ameliyat iyi geçti ve sonrasında da çok problem olmadan uyandı.Edirne de olduklarından yanlarında değildim.Uzakta olunca daha çok meraktaydım.
Pazartesi edirneyle telefon trafiği arasında akşam gelecek  misafilerimiz  için yemek hazırlığı yaptık.Akşam misafirlerimiz geldi.Yemekler ,çaylar sohbet dereken üç günlük evcilik sona erdi.Bütün bunlar olurken yine saatlerinde ipek böceğimin yemekleri yedirildi gündüz uykusunu güzel uyudu.Annesi o uyurken yemeklerini hazırladı:) Oyunlar oynandı, banyo keyifleri yapıldı ve ipek kızımız biraz daha büyüdü :)

3 Eylül 2009 Perşembe

tam tam 7. Ay :) İpek Sekiz Buçuk cuk kilocuk

Dün Dr kontrol günümüzdü.Bir türlü fırsat bulupta yazamadım.Kızım Büyüyor :) Sekizbuçuk kilo olmuş bebeğim.Gelişimi gayet güzel devam ediyor.Grip aşısı ve pnömokok aşısı yapıldı.Çok ağlamadı ama artık daha bilinçli canının bilerek yakıldığının farkındaydı kuzum.Dr a giderken bakıcı teyzemiz sevim de bizimle geldi.Aslında mümkün olduğunca Sevim ile birlikte gitmek istiyorum Dr kontrollerine.Çünkü hafta içi ipekle birlikte olan onu gözlemleyen kişi o.Ayrıca Dr tavsiyelerini birinci ağızdan dinlemesi için de önemli.

Artık kırmızı et yiyebilecek miniğim.Örnek listemiz şöyle:

Sabah 08:00 Kahvaltı
  1. Tuzu alınmış yarım kibrit kutusu büyüklüğünde peynir ara ara labne olabilir
  2. 1 tatlı kaşığı pekmez
  3. Haftada 2 ceviz içi (öğütülmüş)
  4. 1 yumurta sarısı (gün aşırı)
  5. Anne sütü veya devam sütü ile birlikte
  6. 1 Dilim bebek ekmeği eklenebilecek.
Sabah öğle arası 10:00-11:00
  1. Meyve püresi ikili karışımlar halinde hazırlanabilir
  • Muz-Kayısı
  • Şeftali-Elma
  • Muz-Armut
  • Üzüm-Elma  vs
Öğle Yemeği 13:00
  1. Sebze püre veya çorba kıvamında hazırlanıp içine 1 çorba kaşığı iki defa çekilmiş yağsız taze dana kıyma eklenecek. Önce kıyma pişirilip sebzeleri sonradan ekleyip çok aşırı kaynatmadan sebzelerin vitamin değeri korunarak hazırlanacak.
  2. Çorbaların içine mercimek , prinç, kesme (veya erişte de denir), ara ara eklenebilecek.
  3. Kırmızı ete başladıktan 15 gün sonra tavuk eti kıyması da verilebilecek
  4. Artık yemekler biraz daha ağızda hissedilir pütürde olacak .Ara Ara eline ekmek verilecek ancak dikkatli olunacak:)
Öğleden sonra 15:00 - 16:00
  1. 1 Kase yoğurt
Akşam 19:00
  1. Gece öğünü olarak muhallebi yenebilecek.
Tabi bu öğünler arasında İki öğün anne sütü veya devam sütü içilecek.
Ayrıca İpek biz akşam yemeğini yerken mama sandalyesinde pek boş durmuyo:) ille yediklerimizden istiyor.Bende ona uygun sebze yemeği suyundan cimcik cimcik ekmekle yediriyorum.Kavun karpuz artık ne varsa onlardan verebiliyorum.Şimdilik balık yiyemiyor.8.ayında başlıcaz.

Bütün bunların dışında İpek 6.ay ortası itibari ile ayakta durmaya başlamıştı.Erken yürüyeceğini tahmin ediyoruz.Zaten kıpırdak kuzum hiç yerinde durmuyor.Çok meraklı ve artık ismediğim şeyleri söylediğimde hemen anlıyor. Babasını ve beni diğer insanlardan daha net ayırıyor.Elinden oyuncağı alındığında ağlayarak tepki veriyor.Oyun oynama kavramını iyice anlamış durumda .Sürekli oyun oynasak hiç sıkılmaz :) İşe giderken ,Sevim i uğurlarken, babanneyi uğurlarken kısacası kim nereye gidiyosa bay bay yapıyoruz.İpek henüz bay bay elini sallamadı ama beş parmak açılıyo sonra sıkılıp kafayı çeviriyo.Of çok sıkıcısınız der gibi :)


Dün Dr kontrolü sonrası ipek ve sevimi eve bırakıp dooru işlere dağıldık.Kocamanın toplantısı vardı.Pek telaşlıydı.Hazırlıklar falan.Ben iş çıkışı bir koşturmaca eve gittim.Annemler , kardeşim ,ablam yeğenim kuzum fatih'im iftar için bize geleceklerdi.Annem erken gelip mis mis yemekler yapmış:) bende iş çıkışı yetiştim ona.Kısa sürede bir telaş hazırlandı iftar sofrası.Pek içime sinmedi gerçi ama bebekli ve çalışan olunca böyle oluyormuş demek :) Evde hummalı bir yemek çalışması olunca ipekçiğim uyumamış pek.Annem de ipek uyusun diyerekten ses çıkarmamak adına ağır çekim yapmış herşeyi:) Velhasıl yemekler yendi (zaten onca saat hazırlarsın 10 dakkada doyarsın ) çaylar içildi ipek hanımla oynaşıldı uyutuldu ve bir gün daha sona erdi.Sona eren günün ardından ipek kızımız uyanmasın diyerekten bulaşık makinası temizleri yerlerine yerleştirilemedi .Kirliler sudan geçirilip lavaboda kaldı.Ev aldı başını gitti .Sabah uyandığımda kocaman temiz bulaşıkları yerlerine, kirliler makineye işlemini tamamlamıştı.Kendisine teşekkür eder başarılarının devamını dilerim :) Şaka bir yana kocaman bu kadar sevgi dolu ve her konuda yardımcı olduğun ,hep yanımda olduğun için teşekkür ederim aşkım.

 Kızım gece güzel güzel uyudun.Beni de kendini de dinlendirdin :) Sana da teşekkür ederim miniğim :)

1 Eylül 2009 Salı

Yana Yana Yangın İzlemek


Yana yana yangın izlemek.Ne zamandır yazamadım.Üzgünüm .Alışılmı mı? Her yaz yangın olur, yanarız ,vah tüh der gecer...Genelde haber spikeri şöyle başlar:Nedeni henüz bilinemeyen bir sebeple filanca yerde çıkan yangın kontrol altına alınmaya çalışılıyor.Hektar hektar gidiyor.Ve nedenini bir türlü bilemiyoruz.Yangın hektarları götürdükten sonra hiç haber olmuyor.(yada ben bir türlü denk gelmedim!)Yangın şu nedenle çıkmış diye.Nedeni bilimeyen bilinmezlikle kalmış , masalda burda sona ermiş oluyor.Üzgünüm yananlar için yanıp giden ağaçlar ,ormanlar, canlılar,hava için.

Şimdi yangınlar yetmezmiş gibi bir de orman alanlarının turızm için seferber edilmesi gündemde.Buyrun buyrun kalan birazcıklarıda kesiverin de sonradan üzülmeyelim yangın oldu diye.Yanacak bırakmayalım ki sonradan uğraşmayalım.Dimi ama yangın çıkacak sonra söndür falan bir sürü çalış zaman enerji para ohoooo En iyisimi keş başlı başına kurtul . Hem ya turız? oda? otel? herbirşeyciklerin dahil olduğu robot tatil?


Daha çok enerjiyi dikmek için ,ayakta kalma mücadelesi veren türler için harcasak keşke.Keşke yine sık sık televizyonda orman yangını bilgilendirilmesi yapılsa.Ormanların değeri insanların gözüne sokula sokula durmadan reklamı dönse aklından başından çıkmasa çıkamasa.

Bakir koylar bakir bırakılsa bebeklerimiz de bakir koyları görebilse.Ramazan Ramazan dualarım kabul olsa insanlar toplanıp bakir ormaların kesilip daha doğrusu katledilip otel yapımaması için ayaklansa ne mutlu olurum.

Yazacak çok şey var da işin özü yanıyoruz a dostlar yana yana yakılıyoruz bi de durduramıyoruz.Devlet mülkiyeti ormanlar ,devlet işletmesi ormanlar yanmasın, kesilmesin.

Bu postu sadece orman için ayırmak istedim.Ancak kısaca hafta sonu hızlı geçti.Arkadaşlarla dolu dolu bir hafta sonuydu.Kızım ilk arkadaşı Minik Ecrin'imiz ile buluştu.Kayınvalidemde (hep garip gelir bu kelime nedense serpil anne demek daha güzel) güzel bir iftar buluşması yaşadık.Lezzetli yemekler yendi çaylar içildi :) İpekçiğim artık sofra görünce yemek yenildiğini anlar durumda asla uzakta kalmayıp ritüele dahil olmak istiyor.Masada yemeklerden cimcik cimcik yemekten çok keyif alıyor.


Bugünlerde babaya hayran. Kucağından inmek istemiyor.Babasını görünce nerde olursa olsun hemen ona yöneliyor.Yoksa bu kız babasını benden çok mu sevecek yaaaa :((  banane işte :(  Arkadaşımızın annesi tarhana yapmış ipekçiğime göndermiş.Ellerine sağlık hemen yaptık yedirdik.Şu sıralar bizde de özgüranne ler de ki gibi kışımsı bir hazırlık var.Buzdolabı aldı başını gidiyor.Bir el atıp fresh fresh doldurmak gerek :)

28 Ağustos 2009 Cuma

Eveet mim der ki ;Seni mimleyen bloger adı yazıla buyrun : tamamen kişsel günlük sevgili tuğçe:)
Şimdi sıra mim konusunda. Sevilen 7 şey buna da buyrun:
  1. Önceliklen özgür olmayı severim.Ruhumu özgür hissetmeliyim.İstemediğim şeylere zorlanmak beni deli eder.Ruhum sıkışır.Bu nedenlen evlilik çocuk felan hep istek dahilinde olmalı hayatımda netekim netekim öyle de olmuştur:) çok şükür :)
  2. Gezmek , gezdikçe sindirmek , öğrenmek ,öğrendikçe merak etmek gibi gibi . Gezmek işim olmamalı zevk için, tatil için gezmeliyim ben.Yani tur işiyle uğraşamazdım :) Dönem dönem gezi beklentilerim değişebilir.Bir zaman gelir, içimden şöyle lüx bir otelde olayım jakuzi havyar keyfi yapayım herşey en lüxüylen yaşayayım derken öyle zaman olur şipidik terlik çanta sırta hadi olimposa çadır hayatına da diyebilirim.( bu arada tatil hediyelerine bayılırım.Şirketler çalışanlarına tatil hediye etsinler bol bol :)  )
  3. Pek beceremesemde mutfakta yemek pişirmeyi severim.Yeni tatlar lezzetler ilgimi çeker pişiresim gelir :) hatta bir ara pasta yemek kursuna  gitmeyi düşündüm lakin körolası zaman işte olmadı. Gidemedim.
  4. Meslek nedenli midir ? bilinmez ama insanla uğraşmayı severim.Hastalıklar , sağlık , hep ilgi alınımda olmuştur.Çocukken en sevdiğim oyuncaklar doktor takımı olanlardı:)
  5. Klasik bir sevgi  ama kitapları severim .
  6. Modayı severim.Hem güzide semtimiz moda hem moda  (stil , saç, makyaj , yeniler , home , dekorasyon, ) gibi 
  7. Yaz ları severim. Yazmayı severim.Kokuları severim.(Duyguların bile kokusunu severim) Bana sevmeyi öğretenleri severim.7 yi geçti mi  ne ?
Hemen  ekliyorumm.Farketmemişim ama yenianne de beni mimlemiş.Bu arada sevdiğim bloglar için hepsi diyebilirim.Hepsini okumaktan keyif alıyorum.İyi ki varsınız:)

27 Ağustos 2009 Perşembe

yeni yeni yeniler

İşte en yeni oyuncaaakk :) bööölee basıyosun tuşa
hemencik müzik çalıyo çok zevkli kapakları var renkli renkli ışıklar yanıyo çok sevdim ben bunu annee:) dur biraz daha oyniiimm
 
Artık kendim otururum ben ,destek istemez ki
tupperware mama kaplarımız geldi.En çok kaşığını sevdik hep elimizde yeni diş kaşıyıcımız oldu:)
Bacak kadar bile olmamış boyuyla tutunduğu her yerde ayağa kalma çalışmaları.Oturamaz benim kuzum hep kıpırdak annesi gibi gezme kuşu olcak belli belli :) (artık sabahları böyle uyanıyoruz)
anne n'olur hemen alma beni birazcık daha yicem ham ham haaaam
hı ! nolur ki yesem ? çok güzel bi oyundu ama.Ben de ayağa kalkar naralar atarım o zaman

25 Ağustos 2009 Salı

oyun kitabı

Cumartesi günleri iş için dönüşüm günüdür.Yani haftada iki cumartesi çalışıp iki cumartesi tatil yapıyorum.Ancak bu ay cumartesiler benim üstüme üstüme geldi.Üç haftadır cumartesi kabusu yaşıyorum.Malum yıllık izinler olunca el mecbur çalışıyoruz.Aslında çalışmak hiç yormaz beni,hiç söylenmem (yani klışeler dışında canım:))çalışırım.Aksine evde kös kös oturmak, üretmeden sadece tüketerek yaşamak pek bana göre değil.Şimdilerde yani kızım sonrası biraz daha evde kalmak onunla daha fazla vakit geçirmek istiyorum.Zaten ülkemizde ki doğum ve süt izinleri bence hem bebek hem anne için çok yetersiz.Özel sektörde ücretsiz izin almakta pek kolay olmuyor maalesef.Evet hak ama koşullar ortada deniyor çoğu zaman.Öyleydi böyleydi derken bu çarkın içinde anlamsız bulsanız da siz de dönmeye başlıyor belki de mecbur bırakılıyorsunuz.Neyse ki çalıştığım cumartesileri hafta içi izin olarak kullanabildim:)Zaten Süt iznimi bir yıl boyunca haftada tam gün olarak kullanıyorum.Pazartesi günleri süt izin günü. Pazar günüyle birleşince de hele de cumartesileri de çalışmadığım haftaysa oh üç gün minnoşumla birlikte olabiliyoruz.Bu haftada salı günümü de evde geçirince hem ipek hanım hem annesi pek keyifliydi.Bol bol bahçe sefası yapıldı.

Çalıştığım günler eve gelir gelmez hemen süt merasimi yapılır.
Kızımla, bakıcı teyzemizle günün kritiğini yaparız(gün içinde 50 sefer konuştuktan sonra kadında pek hal bırakmasamda :) ) Teyzemize bay bay deyip, müzikle birlikte biraz yerlerde yuvarlandıktan sonra banyo
bakım
işlemleri halledilir.Babanın da gelmesiyle voltran ekibi tamamlanır.Uyku çok ta açılmadan üçlü voltran keyifi yapılır ,babası tarafından kız bol bol koklanır ,depolanır.Minik kuzu gece öğünü için sütünü içerken gözler de yavaş yavaş uykuya dalmaya hazırlanır.Hal böyleyken ipek hanım doğru yatağına yatırılır.Şimdi artık anne baba birbirlerini görmeye başlar.Sonra şak şak .. gelsin yemekler eğlence keyifler...( mi ?)

Ayşe ipek doğduktan sonra herşey onun merkezinde yoğunlaştı doğal olarak.Çömezlik durumlarını biraz biraz atlatınca (daha hala çömezim o ayrı)sanki yaşam 'evde bebek var ve uyuması gerek' moduna döndüğünü aman uyanmasın , sus uyusun stili bir yaşam kurmaya başladığımızı farkettik.Yani ipeğin uyuduğu saatler aslında senin saatlerin ya, o saatleri de sessiz flim oynarcasına geçirir olduk.Sanki herşey 'onun uyuyabilmesi için yapılır' gibi gelmeye başladı.Mücadele uykuya dalmasıyla bitmez asıl şimdi başlamıştır.Anne ve babanın aklında tamamiyle ya uyanırsa uykusu bozulursa modu vardır.Bazı bebekler seslere karşı aşırı duyarlıdır.Bizim kız da onlardan .Doğduğundan beri uykuları düzenli ve fakat çıt sesi bile onu etkileyebilir cinsten.Hal böyle olunca evdeki yaşayan diğer iki canlı varlık anne ve babayı düşünün bir.Mesela salonda uzanmışsın günün yorgunluğu belin sırtın kıyım kıyım tam şöyle seslenip kocamana bişeyler isteyeceksin gelirken getirsin ama mümkün mü ? bir iki sessiz seslenmeyi (?) denersin baktın olmadı kalkarsın.Ya da çekmeceden kaşık alacaksın, makineye bulaşık yerleştireksin ,hele hele makinadan temizleri çıkaracaksın oho büyük ses kalsın sabaha dersin.İpeğin odasındaki parkelerin çıtırtılarının yerlerini ezberledim nerdeyse ,basmayayım da ses çıkmasın diye:)

Hatta kocamanla didişmelerimiz bile 'niye ses çıkardın' a dönüştü:) komik ama gerçek :)Şimdilik tüm hayatımız ipekçiğimizin konforu rahatı sağlığı için kurgulanmış.Bundan böyle de bu şekilde devam edecek.Ve ipek büyüdükçe ,biz çömezliğimizi üzerimizden attıkça değişimler olacak.En azından kendimize ayırdığımız vakitler artacak.(umut güzel şey)İpek özgüveni için biraz biraz tek kalmaya kendi kendine oyunlar kurmaya,uyandığında tekrar kendi kendine uykuya dalmaya alışacak.

Bu arada hayatımıza bir de hiç bilmediğim bebek oyunları kavramı girdi.DR. MIRIAM STOPPARD ın Tavsiye üzerine 007 yılı Anne ve Bebek Ödülleri’nde En iyi Bebek (6-18 ay) Oyuncağı Altın Madalya’yı kazanan kitabımızın netten siparişini verdik bekliyoruz.

Ayrıcaaa kocamanın ipeği uyuturken söylediği ninnimsi şarkının sözleri

Hamside koydum taka taka tavaya

Zıpladı gitti haha havaya

Hamsinin gözleri ışıl ışıl

Uyuyada kalmış mışıl mışıl

bizim kocamanın uydurması ise ;

haha hamsi koydum ta ta tavaya veya tata tavaya koko koydum hamsi diye başlayıp sonunun fenerbahçe şampiyonluğuna kadar gittiği ipekçiğimin artık uyumak zorunda kaldığı şarkı

19 Ağustos 2009 Çarşamba

bebek modası


Yaz sıcaklarında tatil modasında neredeyse ilk sıralarda huggıes lıttle swımmers yeralmakta.Miniklere de pek yakışmakta.Annelere de büyük kolaylık sağlamakta :)Eylül de antalya tatili için almayı düşünüyoruz.

Artık neredeyse her bebeğin önlüğü bir tasarım harikası.Ayrıca çok eğlenceli olan bu önlükler pek moda:)En son kullandığımız mothercare tek veya bilemedin iki üç kullanımlık( bebeğin kirletme performansına bağlı)önlükler.Gezme kullanımı için de bire bir.Büyük kolaylık çok sevdim :) yıkama derdide yok kutusunda 20 adet var ve fiyat olarakta uygun.




Emzikler birçok bebeğin vazgeçilmez aksesuarı gibi.Emziklerin de renk renk ,boy boy, çeşit çeşit modeli var.Her çeşit inde ayrı ayrı saklama kapları var. Bizim kız en çok nuk emziklerini seviyor bu arada biberonlar da ayrı bir şirin.

Kılık kıyafet için genelde bolca gelen hediyeleri :) değerlendiriyor olmakla birlikte özellikle tercih ettiğim bir marka yok ama genelde mothercare , chicco,c&a,lcw,child mccays gibi markaları tercih edebiliyorum.Badylerde tulumlarda fuar baby de güzel :) happy baby de


kızımın tupperware baby mama seti geldi.Fotograflarını yakın zamanda yüklemeye çalışacağım.Kaşığına bayıldık.Sapıyla diş etlerini kaşıyor:) kaşırken çok komik oluyor:)

Bloger !! yazdıklarım neden gücellenmiyor

Yazılarım güncellenmiyor:( Yeni yazılar var ancak blog listesinde yazılarım güncel görünmüyor.Ne yaptımsa olmadı. Çıldıriciğim.
Sesimi duyan yazılarımı güncel gören var mıdır acep ? biri ses versiiiinn :) Kendimi kaybolmuş gibi hissediyorum.Fikri olan beri gelsin.

14 Ağustos 2009 Cuma

Bir İki Üç Mimm


Tarkanın annişi beni mimlemiş.Açıkçası bu mim işinde yeniyim:) İlk defa mimleniyorum :) Şimdi boş bulduğum ilk vaktimde hemen yazayım;












  1. En sevdiğimiz üç erkek kimdir ? Kimdir? Babadır ilkin (ilk gözağrısı ne de olsa) sonra kocaman gelir.Herşeyi paylaşılan herşeyi paylaşan tutku barındıran şevkatle saran kocaman :) sonraa sonra iki yeğenim var.İkisi de dünya tatlısı akıl küpleri iki yakışıklı ikisi de çocucum gibi




  2. Yaşadığım şehir dışında üç şehir nedir? Aslında İstanbul en çok ama istanbul dan sonra en çok İzmir-Çeşme Antalya ve civarı yaşanabilir bence bir dee Edirne aslında Edirne ve Eskişehir ikisi birlikte denebilir:) çok mu aç gözlüyüm ne:) Aslında como gölü yanında bir ev veya Beverly Hılls te bir yaşam da olabilir :) yelpaze geniş




  3. En önemli Fobim nedir? Sanırım ölüm.Yani börtü böcekten de kokarım.Ama sevdiklerimi kaybetmek en büyük fobim diyebilirim.




  4. Gelelim giyimde en çok tercih ettiğim renk (ler) nedir?Leopar desen kumaşlar , parlak saten rengarenk gömlekler deermişimm:) Hayır tabi ki ben de özellikle şu sıralar (hemen hemen her yeni doğum yapmış anne gibi Ebru şallı vb saymazsak ) siyah ilk tercihim oluyor.Ayrıca siyah rengini de severim.Bunun dışında beyaz içimi açar iyi hissederim.Nar çiçeği, turkuaz, karamel renkler , toprak renklerini severim.Şimdiler de gri ve mor da dikkatimde:) Benim gibi bir terazi hatununa sorulur mu bu soru yaaa :) uzar gider bu liste valla :)




  5. Şimdi gelelim mim işinin en güzel yerine .. ben de Yenianne , Pıtırcık seyhanı , cimcime evrim i mimliyorum :)



12 Ağustos 2009 Çarşamba

Anne olma, Kadın olma, İş kadını olma...





Çalışma hayatıma döndüğümde bebeğime kimin bakacağını aslında daha hamileyken belirlemek isterdim. Gerçi ben bu konuda şanslı olanlardanım.Eşimin akrabasının ikiz bebeklerine bakan ve bebekleri çok seven bir teyzemiz oldu. Kocamanla bakıcı kişisinden neleri beklediğimi az çok belirlemiştik ve bunları açık bir şekilde bakıcı teyzemizle paylaştık.Benim için en en önemlisi severek ve isteyerek evimize gelmesiydi.İsteyerek bakmalıydı kızıma.Bir de kızımın ihtiyaçlarının, kendi ihtiyaçlarından önce olduğunun bilincinde olmasıydı .İşime döndüğümde bebebeğim minnacıktı.Süt yeterince gelmiyordu.Ara ara mama takviyesi yapmamız gerekti. Bu dönemde biberon temizliği (hep önemli tabi)popo temizliği uyku düzeni ve bi dolu şey hepsi birden üstüme üstüme geldi. Her şeyi planlamış olsak bile, çalışmaya başladıktan sonra planları ve düzenlemeleri değiştirmem gerektiği zamanlar da oldu hala da oluyor.Çalışmaya başladıktan sonra bu değişimleri yaşarken yetersizlik hissinin engellenmesi gerekiyor bence.Çünkü bazen bir noktada artık yetemediğini düşünebiliyosun.Çevrenin de destek olması şart.Çalışmayan anne'' iyi ''çalışan anne ''kötü ''diye bir kavramı kabul edemiyorum. Çalışan ve çalışmayan anneler anneliği farklı yaşayabilir belki.Bebekleri de elbet buna göre şekillenebilir.Ama bu çalışan annelerin yetiştirdiği çocukların eksik huzursuz , mutsuz olacak diye bir kaide yok.Böyle bir bilimsel veri de yok:) Bakıcı konusu tam da bu anda büyük önem taşıyor.Evet evde değilim fizyolojık bakımları yanında psikolojık olarakta o anda kızımın yanında olamıyorum.Pınar Altuğ gibi kızımı her istediğimde yanıma da aldıramıyorum :) Kızım büyüdükçe psikolojısininde desteklenmesi sevgi ile büyümesi önemli . Kafamda böyle bir sürü soruyla dolaşırken bir taraftan da evin fizyolojık ihtiyaçları gözüme batar oldu.Yani eve temizlik için yardımcımız geliyor fakat kız sürekli yerlerde.Bir zaman sonra Bebeğim ,(ki bu büyük, kocaman bir alan hayatımda ) evim (daha çok bebeğim için temiz huzurlu güvenli konforlu olması ), Kocam kendim ,ailem, işim ,arkadaşlarım derken hayatın içinde “mükemmel” olan hiç bir şey olmadığına ve buna anneliğin de dahil olduğuna inanmaya başladım:) Bunun yanı sıra kızımın da mükemmel bir anneden çok “yeterince iyi” bir anneye ihtiyacı var bence. Çevremde ailemde çalışan anne olduğu için kendini yetersiz hissedip çocuğunu ilgiye, hediyeye, toleransa, gezmelere boğan bir sürü anne var. Oysa ki büyürken hepimizin olduğu gibi bebeklerinde yeterince olana ihtiyacı var ne eksik ne fazla :)

8 Ağustos 2009 Cumartesi

uyuyan güzeli bir prens öptü sanırım; güzel uyumaz oldu








Artık evde alt dolap kapakları bantlanmaya, kapılar kapatılmaya( özellikle banyo kapısı) başlandı.Hanım kızımız pek meraklı neredeyse çekmecelere bile elini atacak.Emekleme hızımız giderek artıyor dün itibariyle emekleyip durunca da kendiliğinden oturmaya başladı kuzum.Emekleyip emekleyip pıt poponun üstüne oturuveriyor:) Bazen emeklemek yetmiyor kollarının desteğiyle ayaklar yere basılmaya çalışılıyor popo yukarıı kalkıyor görüntü o kadar komik ki takala atacak gibi :) tabi ben tetikte, ya düşerse şeklinde :) Dün bizim kızı biraz yatağında oyuncaklarıyla oynasın ben de rahat rahat yemek yapayım düşüncesiyle yatağına koydum.Oyuncaklarıyla da oyun kurdum. Oynaması için bir sürü abidik gubudik şey yaptıktan sonra mutfağa gittim. Aradan 10 dakika geçmedi ki bizim hanım bir huzursuz sesler çıkarmaya başladı.Odaya gittiğimde yatağın kenarlarına tutunarak yatak içinde ayağa kalkmıştı.Artık güvenip hiç bir yerde yalnız bırakmamam gerekiyor sanırım. Bizim kız 9. ayına kalmaz yürür gibi geliyor:) Biz de yemeği kızımla birlikte yaptık:) Mama sandalyesine oturtup mutfağa aldık hanımı eline de en sevdiği oyuncağı yani budolabı poşetini verdik. Hem sohbet ettik, hem oyun oynadı, hem yemek pişti, hem gözümün önündeydi de bu bebekli hayat bebek hareketlendikçe daha zor bir hal alacak sanırım



Gelelim asıl değişikliğe ipek kuzusu son 1 haftadır geceleri çok sık uyanmaya uyandığında ise uyumamak için direnmeye başladı.Doğduğundan beri gece uykuları çok düzenli olan kendi kendine uyuyabilen kızıma ne oldu anlamadım.Fikri olan beri gelsin :) Genel durumunda keyfinde bi değişiklik yok.Acaba emeklemek mi yordu kuzumu ? uyku eğitimlerine başlayalım bari bu iş böyle gitmez düzeni ele almak gerek :)Bu arada ben ayşe ipek doğduğundan beri ilk defa bu kadar yorgun uykusuz hissediyorum.Genellikle gece uykumuza saat 21:30 itibariyle yönleniyoruz.Benim kızım öyle saat 19-20 gibi banyo yapıp uyuyan bebeklerden değildi hiç.Banyosunu da yapsa sütünü de içse ille saat 21:30 u buluyo uyuması.(Biz beceremedik belki de) Neyse genelde kendi kendine uyur gecede bir defa uyanır sütünü içer yine uyurdu.Şimdi gece her saat uyanıyor.Hayır normalde bebekler ilk ayları uyuyamaz, 6.ayında herşey düzene girer vs vs e peki bu da nesi şimdi ? Bizim ki 6.ayına bastı maşallah düzen tepe taklak oldu. Gece uykulu uykulu ne yapacağımı da bilmiyorum.Kimileri kucağına alma iyice uykusu açılır diyor kimileri kucağına al sakinleştir diyor.Zaten feber metodu denen şeyi uygulayabileceğimi hiç sanmıyorum.Tracy teyzeye göre kaldır -yatır yapmak gerek ve fakat onda da bizim kız durumdan pek hoşnut olmuyor.Önümüzdeki hafta 5 günlük blog iznim var izin günlerinde bu konuyu ele almak şart oldu.Kısa sürede çözüme ulaştırabilirim umarım.