27 Mayıs 2012 Pazar

Cesaret

Kanatlarını hissediyor ve anlam kazandırabiliyorsan uçma vakti gelmiş demektir.Yine de kanatları açmak cesaret ister.Yola çıkmak emekleyen bebegin yürümeye, koşmaya başlaması ,yaşamak için alınan o ilk nefes ,cesaretimiz için birikimlerimizdir.

Bir uçağın pilotuna teslim olmuş gibi ne söylenirse onu yapmakla yükümlüyüz.Dışarı çıkmak ne zor.Cesaretim nerede ?

Bazen duygusal bir dönme dolap hayat.Öğrenmeye devam ettiğimiz yaşam alanında duyguları kontrol etmek ,etkiye tepki mesafesini uzatabilmek derin nefes alabilmek bazen zor.Bazen duyguları dinlemek, bazen şekillendirmek gerek.

Beyaz bembeyaz bir ruh cocuk dediğin.Kesinlikle bilgin bir ruhları var.Zamanı geldiğinde kullanmaya cesaretleri var.Bu cesaretleri kırmamak ya da yönlendirmemek, manipüle etmemek ,istediğimiz olmasını beklememek, iyiliğini düşünerek adımlarından vazgeçmesini beklemek ve sonunda senin istediğine yakın bir kimlik oluşturmamak gerek.


İçimizden gelen ile bize öğretilen ayrımını iyi yapmalı.Totaliter, kontrol manyağı zihnimizi kapamalı ve yemeğini ye , çorap giy , bla bla ötüp duran zihniyetin fişini çekivermeli.

26 Nisan 2012 Perşembe

Annen

Annen senin annen olduğu için çok mutlu.Annen sen oldu beri öğrenmeyi ,keşfetmeyi endişelenmeyi,merak etmeyi , heyecanlanmayı daha farklı yaşar oldu.Annen bugünlerde eğitimin için endişelenmekte ancak bir o kadar da umut etmekte.Her anne gibi hafif delilik hali onda da mevcuttur.Merak etme henüz sütlaçının içine balık koyup sana yedirecek kıvama gelmemiştir.O kıvama gelmeden büyümüş olacak olman en büyük sevinçlerinden biridir ayrıca.

Annen,sen üç yaşının en sarp darvranışlarını yaşadığın şu günlerde dahi, bebekliğinin ütü seramonisine inatla devam etmekte giyeceğin her bir parçanı tek tek ütüden geçirmektedir.

Seninle geçirdiği vakitler , oyunlar onun için çok önemlidir.Oyun oynarken kendini kaybedebilir.En çok sevdiği oyunlardan biri tıpkı senin gibi hamur oyunlarıdır.Annen kendi kendine şarkı türkü mırıldanır.Sana da söylemeye devam etmektedir.Yeni türkü sever , MFÖ sever, bazen boş boş oturup türk sinaması izlemeyi sever.Parfümleri sever sonra.Yaşadığı unutamadığı anlarda hep bir koku vardır burnunda ve hep o koku gelince aklına o duyguyu anımsatır ona.Sen papatya kokarsın burnunda.

Özgüvenli,mutlu ,başarılı,espirili birini yetiştirebilmek için okur.Zaman zaman endişelenir .Komplo teorileri üretir.Kafasından iki üç dakika içerisinde nefesini kesecek kadar korkutucu düşünce silsilesine boğuluverir Bu düşüp kafanı çarpmandan başlayıp , kaybolmaya , yanında olamadığım zamanlarda kötü birşeyler yaşamana kadar uzanır.Seninle birlikteyken beyni anında bir hummalı çalışmayla etrafta zarar teşkil eden ne varsa fizibilite raporlaması yapar ve açık camlardan sivri kenarlı sehpalara, manyak kadın imajına aldırmadan bertaraf eder.

Annen kendi seçimlerinin olmasını ister.Kendi narsizminin bir uzantısı olmandan korkar.Senin yerine yapmak istemez.

Annen ne isterse senin iyiliğin için ister.Klişedir ama kesin doğrudur.

17 Temmuz 2011 Pazar

Bu aralar ...

Yaz günlerimiz hareketli geçmeye devam ediyor.Zaten yaz mevsiminin bu kadar hızlı bitip tükenmesi sanırım hiç boş kalmayan zamanın birçok aktiviteye bölünmesindendir.Geçen ay kızımla ilk kez babasız tatile gittik.İzmire olan ucak yolculuğu başta gözümde büyüyordu.Acaba nasıl başa çıkarım ? sorun yaşarmıyız diye endişeliydim.Gidecegimiz gün uçağa binmemize saatler kala kardeşimin de gelebilecek olması çok iyi oldu.Uçakta hiçbir sorun yaşamadan izmire ulaştık.Uzun zaman olmuştu izmire gitmeyeli.Anneannemi , dedemi ve geri kalan herkesi çok özlemişim.Onlar da Ayşemi görmeyeli epey zaman olmuştu.Anneanne evi gibi yok:) çocukluğumdan beri çok severim evin sıcaklığını dolup taşmasını her an misafir gelebilir,yemek masası dolar taşar anneanne evinde. Tabi yine sekmedi ve bir sürü misafirimiz geldi  :)  Evde yavrunun yemesi uykusu sekmesin diye iki günlüğüne dayıma geçtik.Dayımın kızları ki onlara kız demek ne derece doğru bilemiyorum :) üçü de afet izmir güzelleri olmuş :) insan bakmaya doyamıyor. Sağolsunlar ayşe ipekle oyunlar ,masallar, resimler derken harika vakit geçirdi kızım.Bol bol gezdik.Tek sorun ayşe ipeğin yürümek istememesi ve benim oraya arabasını götürmemiş olmamdan dolayı gezdiğimiz yerler boyunca ipeği kucağımda taşımaktı.Annem de yanımızda olmamıza ve ipeğin onu çok sevmesine rağmen ne teyzeye ne anneanneye gitmedi.Hep kucağımda olmak istedi.Tabi benim belim bu duruma daha fazla dayanamadı.Ailecek bel özürlü olduğumuzdan ilk sıkıntı hep belde başlıyor bizde:) Canı sağolsun kuzumun dolu dolu eğlendik.Bol bol güzel anneanne yemekleri yedik.
En son teyzemde mükellef bir kahvaltı sonrası hoop tekrar uçağa ve baba ocağına döndük.Kalabalık aile saadeti sonrası insan evine döndüğünde ne kadar yalnız hissediyor kendini.Biz üç kardeşiz ve ailemizde neredeyse herkes üç kardeş:) Hep bir kalabalık hep bir atraksiyon vardır.Yapılacak hiç bitmez.Hareket şamata hep olur.Aslında çok olmak güzeldir.Destek olursun ,ortak olursun,paylaşırsın ve güç alırsın.Zaman zaman tek çocuk doğru mu sorusu kafama takılıyor.Ama yeni bir insan sorumluluğu korkutuyor.Hele çalışan anne modunda ikinci çocuk fikri hemen uçup gidiyor.

Kızım 30 aylık oldu.Şunun şurasında 3 yaşına ne kaldı? Kreş günleri mutlu huzurlu devam ediyor.Kreşte eglenceli ,güzel vakit geçirdiğini biliyorum.Sabahları büyük bir itina ile evden hazırlanıp çıkıyoruz.Şu sıralarda yeni alıp üzerine giydiği kıyafetler için yorumlarında 'bundan selen'de de var anne biliyomusun 'diyor.Yaptıkları tek tek anlatıyor.Geçenlerde üst üste gelen iki olay yaşadık.İlkinde ipekten bir iki ay küçük bir arkadaşı kahvaltı yaptıkları sırada tırnakalrı ile ayşe ipeğin yüzünü çizmiş.İnsan böyle şeylerle ilk defa karşılaştığında nasıl tepki vereceğini şaşırıyor.Aradan bir kaç gün geçtikten sonra bu sefer yine aynı arkadaşı bu sefer kolunu ısırmış.Çocuğun saldırgan bir yapısı olduğu kesin.Biz de ipeğin bir süreliğine o arkadaşı ile aynı ortamda olmamasını rica ettik.Çok karmaşık duygular yaşadım.sonuçta karşımızda ki de bir çocuk! ama bir yandan da kızımız zarar görüyor.Öğretmenleri de her daim yanındalar ancak an meselesi bu olanlar.Umarım başka bu tarz sıkıntılar yaşamayız.Bu arada çocuğunuz bir başka çocuğun şiddetine maaruz kalırsa ne yapardınız? Kızıma kendini koruması gerektiğini arkadaşının yaptığının doğru olmadığını anlattık.Böyle bir durumda kendisine vuran biri varsa ne yapmalı ?

Çok ince bir nokta.Sen de vur saçını başını yol denmez.Olsun vursun bişey olmaz da denmez.Karmaşık bir durum.

İpek gece uyanmalarına devam ediyor.Gece uyanıp süt içmek istiyor.Geçtiğimiz haftalarda gece uyanıp callıu tipabı  ve çukaka diye tutturdu.Öyle bir ağlayıp bağıyor ki dışarıdan duyan çocuğa ne yapılar diyebilir o derece.Neye uğradığımızı şaşırdık.İlk gece yaklaşık 45 dakika çukaka diye ağladı.Önce anlatmaya çalıştık bak bu saatte çukaka yok diye.Ama nafile bizi duymuyor bile.Sonra bıraktık hiç birşey söylemeden ağlamasını  dinledik.Neyse biraz süt ile sakinleşip uyudu.İki gün sonra bu sefer yine gecenin bir körü tutturdu tipap diye Kitap alıp eline verdiysekte nafile susturamadık.Sonunda yorgun düşüp uyudu yine.Şimdi hatırladım bir de kırmızı araba istemişti.Acaba nerden aklına geliyor gecenin bir körü yavrunun aklına bunlar ? Bütün bunların dışında bizi bekleyen bu yaz için bez bırakma çalışmalarına yeniden başlamak olacak.Umarım kolay yoldan olur.Zaman zaman oturak kullanıyor ancak bezi seviyor.Onu bırakırsa bebeklikten çıkacağı düşüncesi var sanırım.Bazen ben büüdüüm anne artık diyor.Ve oturağa yapıyor.Ama bazen ben bebeğim deyip bez istiyor.Biz ise tamamen ona bırakmış durumdayız.Her iki durum da kabulümüz şimdilik.Zorlama yok.Bakalım bu yaz bu iş çözüme ulaşır ve artık bez derdinden ! kurtuluruz.


18 Mayıs 2011 Çarşamba

2 yaş kimlik oluşum

Bu sefer gerçekten uzun bir ara oldu sanırım.Ama biraz ara vermem gerekti.Biraz yenilenmek biraz biriktirmek gerekti.Hani bir de bazen yazmak istersin de yazamassın ya ,benim için öyle oldu.Zaman durmadı elbet.Zaman devam etti kızım 27 aylık bana göre hem büyük hem küçücük bir kız..

Bugünlerde kreş arayışlarımız sonuç buldu ve içimin sindiği bir kreş ile anlaştık.Şimdilik haftanın 3 günü olarak yumuşak bir geçiş yapmak niyetindeyiz.Bu süreçte ipek bizi yönlendirecek.Mutlu mu ? huzurlu mu? kilo alıyor mu ? gelişiyor mu ? göreceğiz.Kreşlerde seçenekler çok. çok çeşitli kreşler olduğu gibi içlerinde de farklı uygulamalar bulunan kreşler var.Oyun grupları 5 yarım günler 3 tam günler 3 yarımlar falan oooo  bi dolu seçenek.Kimi var tamamen maddi kaygılı,  kimi biz çocukların mutluluğu için çalışıyoruz deyip ipleri çocuklara bırakmış.Ama şunu çok iyi anlamış bulunuyorum ki okul olayı daha yuvadan başlıyor ve zor iş.

Tabi bu zaman içinde ipek çok değişti.Bıdık bıdık her şeyi anlatıyor. sayıyor ,zıplıyor hopluyor, istekler için mücadele veriyor.İki yaş sendromunu en kıyısından atlatmak için okuyor , sabır sayıyoruz.Neticede işe de yarıyor.

Şimdilerde taklit ustası kızım biz nasıl davranış sergiliyorsak aynısını kendisinde görmemiz mümkün hale geldi.Zaman zaman beni çok şaşırtıyor.Öyle şeyler söylüyor durup bakıyorum acaba bu kocaman cümleler kimden çıktı diye:) Geçen gün evden çıkarken kapıyı kapatacaktım ki bana anahtarı aldın mı ? diye sordu.Büyüyor ve her geçen gün kendi kimliğini oturtuyor.Seçimleri daha sabit ,istekleri daha net, uykuları daha düzenli, hala rutinlerini seviyor.Ve hala bizi etrafında döndürebiliyor:)

Kreşlerin belki en can sıkıcı yanları yeni başlayan yavruların kaçışı olmayan hastalık mücadelesine girmeleri bence.Düzen değişiyor, tek olduğu, hakimi olduğu ortam değişiyor.Bu bile başlıbaşına sıkıntılı bir gerçek.Kreş ile ilgili deneyimler ,yaklaşımlar yaşandıkça anlatılacak.

16 Ocak 2011 Pazar

tarihe notlar düşmek gerek.Unutuyor insan zaman geçtikçe..

Babannesi: İpek odan çok dağılmış hadi toplayalım odayı
Ayşe ipek: haayır poopamam

Yılbaşı zamanı ağaç süslenir.(Ayşe İpeğin tüm sabotelerine rağmen)

Anne: ağaç süsleri ağacın üstünde durur.
Ayşe ipek: bir süre geçtikten sonra elinde bebeğine ' ağaç hayır, ağaç eblenmez 'derken bir el ağacın üzerinde ki süsleri çekiştirmektedir.

iki yaşına geri sayımın başladığı şu günlerde iyice dillenen kızım artık bize laf yetiştirme durumunda.

söylediğinde en çok güldüğüm (içimden tabi)

Evet  - Ebet

Döküldü - dötüldü

Mendil  - mendii

ayakkabı- aabbuu

artur - arçur

şeker - çeçer

Bu arada elleri kirliyse hiç bir yere dokunmaz silinmesi için elleee  elleee  diye ortalarda dolanır. üstü başı kirlense ıslansa hemen çıkarır , saçına mutlaka tota takılmasını ister.Tota takılırken özenle bekler,aynaya bakmaya bayılır önü arkası pozlar verir, yeni alınan bir kıyafet giydiğinde mutlaka menim diye gösterir,
boya kalemlerine bayılır günde bir kaç posta cizci (çizgi) yapmak ister.oyun hamuru bulamassa evde ki ekmek içini hamura çevirip hamuu hamuu diye dolanır.

12 Kasım 2010 Cuma

12 Ekim 2010 Salı

kararsız zamanlar

Öyle böyle derken yeni evimize taşındık bile.Yenilere alışmak benim için çok kolay değil.Bu nedenle yeni eve alışamadım henüz.Yine de birçok yönden bizim için daha uygun ve kullanışlı olacağı kesin.İşime yakın eve daha çabuk ulaşabiliyorum.Gelecek dönem için ayşe ipegi kreşe başlatma düşüncemiz var.Kreş benim iş yerime çok yakın.Dolayısıyla fazla vakit kaybı olmadan beraber gidip gelebileceğimiz bir mevkiide.Ev yenilenince içimden taşan eşyaları da yenileme isteğini durdurmaya çabalıyorum.Yoksa bu durumun bir sonu yok.

20.ayın içinde olan yumurcak kuzum artık dilimizi daha iyi anlar hale geldi.Şimdi birebir yaptığımız hareketleri taklit etmeye başladı.Örnek olmak ne zor işmiş yahu.Herşeyi kendisi yapmak istiyor.Yemek yemek, giyinmek ,soyunmak, evde ne var ne yok elinden geçsin istiyor.İsteklerini yaptırmak için daha fazla çaba sarfediyor.Çünkü zaman zaman yapmaması gereken işlerede el atıyor.Kandırmak ,oyalamak artık eskisi kadar kolay da değil.Hiç unutmuyor hafızaya kaydettikten sonra bir şekilde tekrar deniyor.Tepkileimizi ölçüyor.Kararlılığımız karşısında bazen isyan ediyor.Bağırıyor, ağlıyor, kendini yerlere bile atabiliyor.Böyle durumlarla başa çıkmak gerçekten sabır işiymiş.Okuduğumuz kitaplar ,uygulamalar,örnekler falan hep havada kalıyor.Gecen haftasonu alışveriş için bir merkeze gittik.İpeği durdurabilene aşkolsun.Oradan oraya koşmak, kendi başına olur olmaz heryere dalmak, kucağa almamıza bile izin yok baktık olacak gibi değil hemen evin yolunu tuttuk.İpeği güç bela kucağıma aldım ve gözlerinin içine bakarak oldukça kararlı bir şekilde böyle davrandığın için eve gidiyoruz dedim.Üzgün bir ifade ile bakıp ne dediğimi anlamış olacak ki bağırmaları kesip yanağımdan öptü.Arabaya gittiğimizde koltuğuna oturdu ve sesini çıkarmadan eve kadar geldik.İçimin yağları eridi denir ya işte aynen öyle bir durumdu.Ya istediği gerçekten oradan çıkmaktı ya da ne yapacağını bilemediği için bu şekilde davrandı bilemiyorum ama kararlılığım işe yaradı diye düşünüyorum.Peki şimdi bir alışveriş merkezine gitsek yine aynı mı olacak acaba?

Geçtiğimiz aylarda yaz döneminde ipeğe emzik bıraktırmıştık.Aynı döneme bez bırakma çiş eğitimide denk gelince yine o dönem konuştuğumuz bir pedegog olmaz kötü yapmışsınız iki olayı birlikte bırakmak iyi olamamış emzik için geri adım atın diye önerdi.E tabi pedegog böyle söyleyince biz vah tüh çocuğa ağır gelmesin deyip emziği aa bak bulduk deyip geri çıkarmıştık.Hal böyle olunca bir iki güne kalmadan çişini kakasını tuvalete yapan kuzu birden döndü.İmkanı yok oturaga tuvalete yapmaz oldu.Ve biz çaresiz tekrar beze dönüş yaptık.Sanırım kafasında bez ve emziği birleştirmişti.Biri geri dönünce diğerini de bıraktı.Aradan 3 aya yakın bir zaman geçti.Emziği bırakma işine geri döndük.3 gündür emziksiz uyuyor.Tabi gece uyanıp emme emme diye ağlıyor.Şu bir gerçek ki en kötü karar bile kararsız kalmaktan daha iyidir.Başta geri dönmeseydik şimdi emzik için ağlamıyor olacaktı.Ama bazen okuduklarımız çevremiz bir şekilde bizi etkiliyor ve davranışlarımızı yönlendirebiliyor.Herşeyin en iyisini ararken yanlış davranabiliyorsun.Tabi tecrübe ediyorsun ,kulağına küpe oluveriyor.Şimdi daha zorlu bir süreç başlıyor.2 yaş bakalım nasıl gelecek ve geceçek

9 Eylül 2010 Perşembe

yaz geçerken

Bu yıl yaz daha da çabk geçti.Bu yıl yaz güzel değildi.İyi ki çabucak geçti.Bu yıl yaz sevimsizdi , verimsizdi, neyse ki geçti (gibi).Hiç bir yaz bu kadar kış gelsin istememiştim.Kış geliyor ,ev değişiyor, yeniler geliyor, hayat dönüşüyor ve ben değişiyorum.Bir bayram arifesinde herkes alışveriş telaşındayken benim hayatımda farklı telaşlar var.

Bu yaz başında ipek çişini söylemeye başladı yaz sonuna geldik ve sanırım söylemekten sıkıldı.Geçtiğimiz haftayı evi sulamakla geçirdi.Krozetin yanından bile geçmek istemiyor.Oldu bişi ama bulacağız bakalım.Dedektif gadget anne versiyonu iş başına.Zorlama yok, ceza yok, istediğinde tekrar yapacaktır diye beklemekteyiz.Ancak zor işmiş cidden kayıtsız kalmak.Resmen gözümüzün içine bakarak salıveriyor sarı sıvıyı her yerlere.Bir sonra ki karede kendini yerleri silerken görebilirsin.Yanında küçük yardımcınla ,aaa yok yardımcı mı? yerleri silme işinde sanırım ben ona yardımcı kalıyorum.Bir de bunun mücadelesi var.Çişi yaptıktan sonra temizleme kısmına dahil olma çabasında yavrum.Yeniden lazımlık günlerine geri mi dönmeli? Yoksa bu sevdayı başka bahara mı ertelemeli? İnadım inad kıçım iki kanat mı demeli? yeniden kuruluğu mu sevdirmeli? yyoksa biraz bülent ortaçgil mi dinletmeli? Annenin kafası bu kadar karışıkken bir terapiste gözükmeli.

Çok yakın bir zamanda evimizi taşıyoruz.Çok iş var yapılacak.Çok az zaman var, ''yine yeni yeniden iki ayak bir pabuçta 2'' çok yakında burada.

30 Temmuz 2010 Cuma

Mutlu uyanmak

Sabah uyandı.Anneee aaannee  sesine de ben uyandım. Yataktan yuvarlanarak kalktım odasına gittim. yatağında ayakta kollar yukarıya kalkmış beni kucağına al dercesine annee aannee .  Kucağıma aldım.Kolları bacakları sarıldı hemen koala gibi.Başını boynuma yasladı.Bende sıkı sıkı sarıldım.Bebek kokusunu içime çektim.Yanımıza yatırdım . Sarıldık ,elini yanağıma koydu uyuduk.Sonra mutlu uyandık :)

18 Temmuz 2010 Pazar

temmuz 18 ay mı?

18.ayın içinde olduğumuz şu günlerde aslında pek keyifli olduğum söylenemez.Hastalıklarla başlanan bir yaz aslında hiç hazırlıklı olmadığım ,aklımın ,ruhumun tamamen farklı sularda yüzerken birden alarm durumuna geçmesiyle beni farklı bir yerlere savurdu diyebilirim.Neyse ki kısa zamanda toparlanıp kendimize geldik.Yaşadıklarımız hep kazandıklarımız mı? Büyük ölçüde evet diyesim var.

Bu postta hastalık yazmak istemiyorum.Sonuçta hepsi atlatılıp geçiyor.Geçişlerde de biz kazanıyoruz.Ne kazanıyoruz ? Tecrübe.Ne işe yarar? At bir kenara zamanı gelince anlarsın.

Evet 18. ayını dolu dolu yaşayan minik dünyalı güzeller güzeli kızım pek oyunbaz bişi oldu.Ve ben bu ay gelişmelerinin daha hızlı olduğu , artık bebeklikten çıkıp çocukluğa yol aldığına daha fazla şahit oldum .Ustaca bardak kullanımına geçme,kendi kendi yemek yeme, çişini oturağa yapmaya başlama,3 diş birden çıkarma, oyunlara daha hakim olma, yeni kelimeler (tatal,teyte,hala,niya=miyav, hau hau=hav hav, baban=babanne...)bunların yanı sıra daha anlam veremediğimiz bir çok bebek dili derken kızım büyüyor.
Bu yaz sonunda bezden tamamen kurtulmayı hedefliyorum.Umarım başarılı olabiliriz.Hem gece hem gündüz bezden kurtulmuş bir şekilde kışa gireriz.

Bez derdinden kurtulmanın yolu aslında bezi gerçekten bir dert olarak görmekten geçiyor sanırım.Bir de bu çişi krozet veya oturak neyse yapmanın keyifli bir iş olduğunu ! fark ettirmek işi kolaylaştırıyor.Netice de her çocuk bezden kurtuluyor.Biraz çocukta belirleyici bir faktör oluyor.Kesin belirti vermeyen ve oturak işine sevimli bakmayan bir bebek zorlanarak bez bıraktırma yoluna gidilmemeli diye düşünüyorum.

Aklımda yapmak istediklerim,Günümde yapamam gerekliliklerim,yaşanılan anda beklettiklerim ile vakit geçip gidiyor.Görüldüğü üzre her şey bekliyor.Temmuz ortasında sıcak bir gece yaşanıyor.Dışarıdan keyifbaz cırcırın sesi geliyor.

26 Mayıs 2010 Çarşamba

yeni

Yoğun geçen zamanlar,işsel içsel, dışsal, her anlamda 'yaşam bi dur yahu 'diyesim var ama ona bile vakit yok mu ne! Sonunda spor lu boyuta geçiş yapmış bulunmaktayım.Doğum sonrası aldığım tüm kilolarımı vermeme ramak kalan şu günlerde hem beynimizi ,hem vücudumuzu oksijenlendirip(kapalı spor salonlarında nasıl oksijen bulacaksak o ayrı hıh) yakında gıcırdama sesleri çıkaracak olan kemikleri biraz güçlendirip, ayağa kaldırmak gerekiyordu ki ,lazım gelen  içsel itici ivme ile kendimi spor salonuna atıverdim.Şimdilik herşeyden biraz başladım.Anne olmak hafif manyaklık hali ya ! hani insan zamanla alışır ,biraz daha relax mood devam etmek ister ya , işte ben hala nedense iş çıkışı kendimi eve ışınlamak istiyorum.Heey yetkililer duyun sesimi ışınlanma icad edilsin artık.

İpek 16. ayın içinde aslında neredeyse sonunda demek daha doğru olacak.17 ye ramak kalmış.17.ay ne hızlı geldin böyle ! Şaşkınım ! mutluyum! 17. yaş diyebilecek miyim? ne kadar uzak geliyor şimdi.Kızım 17 yaaşına geldiğinde ışınlama icad edilmiş olabilir mi? acaba ?  (taktım ışın olayına)  Neyse geçtiğimiz ay doktor kontrolü vardı.Büyüme hızımız güzel çok şükür yolunda şimdilik herşey.Ayrıca diş doktoru ile de ilk muayenemizi ilk kontrolümüzü gerçekleştirdik.Gece beslenmesi (sütü) kesilmesi gerektiğini bir kez de ondan dinledik.Gece beslenmesi çocuklarda erken dönem diş çürümelerine neden oluyormuş.Bu arada emzik bırakmak için uygun dönem olduğundan konuştuk.Ama emzik aşkı nasıl son bulur bilemiyorum.Emzik konusu ayrı bir roman olur .İpek uykuya dalış için emzik kullanıyor.Bu bile onda bağımlılık yapmış durumda.Çözüm yolları elenip süzülecek.Şimdilerde gündemimizde her yere tırmanmak , en yukarılara çıkmak ve ordan dünyaya bakma isteği var.Çıkabileceği en yüksek yere tırmanabilmek için her türlü alet edevat kullanılır duruma geldik.Hafta sonu arkadaşlarımız ile fener parkındaydık.İpeğin tek isteği masanın üstünde olmaktı.Çünkü evde sürekli masaya çıkar konumdaydı.Ve dışarısı onun için farklı bir durum değildi, masa yine masaydı ve ipek o masanın üzerinde durmalıydı.İşte o anda anne kişisi anladı ( biraz geçte olsa ) evde izin verdiğin durumlar dışarıda karşına istemediğin davranışlar olarak çıkabilir.Anne baba olmak zor zanaat.Şimdilerde eğitim konusunda ara ara ikileme düşüyorum.Sürekli kısıtlı yaşatan, devamlı itiraz eden, ikaz eden , onay vermeyen negatif anne olmak istemiyorum.Zaten bunun ipeğede bi faydası yok.Yumuşak geçişler yapmaya çabalıyorum.Emek harcıyor , boguşuyor , güç sarfediyor , yollar arıyor ... aslında yapmak istediği şey tehlikeli de olabiliyor.Kızımın bu uğraşlarını boşa çıkarmak istemiyorum.Onun kan ter içinde tırmandığı bi yere olmaz deyip başarı duygusunu kırmak istemiyorum.Ama zaman zaman zor durumlar yaşıyoruz.

Bugünler yoğun geçiyor.Bir minik daha gözlerini açtı dünyaya.Henüz ilk haftalarını yaşıyor.Hoşgeldin elif naz kızımız.İpeğime bir arkadaş ,bir kardeş daha geldi ne güzel .





14 Nisan 2010 Çarşamba

Ateşli,ateşle geçen günler

Geçen hafta çarşamba sabahı güzel geçen bir gecenin sonunda iyi uyumuş ve uykusunu almış anne baba olarak uyandık.Sabah her zaman ki işe hazırlık süresinde ipek hanım tıkırtılara uyanınca farkettik ki ateş kol geziyor.Ölçtük 38.5 !  Tabi ilk olarak neye uğradığımızı şaşırdık.İpek ateşin vermiş olduğu halsizlikle çakmak çakmak gözlerle bize bakıyor.Kafamda bin soru? acaba neden çıktı bu ateş? ne olmuştu ? İpek te bulguları araştırmaya çalışırken bir yandan da kıyafetleri çıkarıp biraz olsun ateşi azaltma çabasına giriştik.İpek hastalandığında içimde inanılmaz bir sıkıntı oluşup ,tarif edilmez bir keyifsizlik çöküyor üzerime hemen.Tahminimce bütün annelerde,babalarda aynı durum oluşuyordur.İşte bu düşüncelerde dolanırken beynim ,aklıma idrar için örnek alıp hastaneye tahlile götürmek geldi ilkin.Evde idrar örneği için idrar torbasından ve steril idrar kabından bulundurduğumdan hemen ipeğe takıp biraz bekledikten sonra aldığım idrarı yarım saat içinde hastaneye yetiştirdim.Bu arada ipeğin ateşi biraz olsun düşmüştü.İdrar sonucu temiz çıkınca derin bir ohh çektim.Çünkü en büyük korkum idrar yolu enfeksiyonu geçiriyor olmasıydı.Neyse ki idrar temiz çıkmıştı.Ama telefonla evden gelen haber ipeğin ateşinin tekrar yükseldiğiydi.Şimdi bu ateşin sebebini bulmak gerekiyordu.Soluğu doktorda aldık.Tabi o kadar kolay olmadı.Doktorumuza ulaşmak randevularını ayarlamak gerçekten zordu.Aslında sağlıklı muayeneler için gidilen doktorlara nedense çocuk hastalandığı vakit, ulaşmak pek kolay olmuyor.Doktor muayenesi sonrasında genel anlamda ateş dışında bir bulguya raslanamadı.Ancak ateş yükselmeye devam ediyordu ki 39 derece ateşle ibufen şuruba rağmen anca 38 lere indirebiliyorduk.Bir taraftan soğuk uygulamalar bir taraftan paranox fitiller ama nafile ! Ateş 2 . gün 40 dereceyi bulunca biz vakit kaybetmeden tekrar doktorda bulduk kendimizi.Kan tahlilleri yapıldı.Boğaz enfeksiyonu tetkiki için kültür alındı.Bu arada bizim bıdığın 40 ı bulan ateşle hastanede herkese gülücükler saçıp, pek te keyfi bozulmadan nasıl durabildiğine hala hayret ediyorum.Çıkan ilk sonuçlar da iyi olunca Doktorumuz bu durumun 6.hastalık denen ve 6 ay ile 3 yaş arasında bebeklerde ,sadece bir defaya mahsus görülen viral bir enfeksiyon olduğunu söyledi.İlk 3 gün yüksek ateşle seyredip ateş sonrasında vücut genelinde yaygın kırmızı döküntülerle seyreden tedavi olarak ise sadece ateşe yönelik ilaç tedavisi uygulanan bir hastalık olduğunu anlattı.Bu ateşle çok ciddi bir hastalık bekleyen ben ,doktorun anlattıklarından sonra neredeyse virüsü sevecek , sevimli bulacak hale gelmedim desem yalan olur.Ve 3. gün sonunda ateş nihayet düştü.Hafif kızarıklar sonrasında; atlatılmış bir 6.hastalık la iştahsız bir bebek,gecelerde ateş ne durumdadır diye psikoza bağlamış bir anne , giyisileri her çıkartışımızda acaba üşür mü ? diye telaşlanan bir baba kaldı.Bu hasatalık bebeklerde iştah azalması huzursuzluk yapabiliyormuş.İpek daha yeni yeni iştah konusunda kendine geliyor.

Tabi bu arada internette 6. hasatlıkla ilgili ne var ne yok okundu.Belirtiler İpeğin belirtileri ile birebir aynıydı.Tabi her çocukta aynı olcak diye bir durumda yok.Uygulanan tedavide doktor önerisine göre kullanıldı.Bebeklerin boy ve kiloları birbirinden farklı olacağı için ,kullanılacak dozlar buna göre değişebilir.Zaten doktor önermediği sürece çocuklara ilaç vermek çok ciddi sonuçlara neden olabilir.Aman dikkat..


4 Nisan 2010 Pazar

bahar geldi hoş geldi



Hava çok güzel olunca kendimizi bahçede bulduk.Bahçe güzelim papatpayalarla doluydu.Çimenler çiçekler biçilmeden keyfini çıkaralım istedik.





İpek çok keyifli bir pazar geçirdi.Papatyaları burnumuzun içine sokup, ya koklarsın ya burnunda papatya ile yaşarsın modundaydı.





Şimdilerde dışarıda olmak yürümek, koşmak ipek için yeni keşfedilecek ,deneyimlenecek zamanlar demek oluyor.Ve bu deneyimlerde nedense hiç müdahale edilmek,engellenmek istemiyor.Bahçeye kadar çıkınca hızımızı alamayıp moda ya kadar gidivermişiz.Moda da çocuk parkında neredeyse bütün çocukların ,yaşıtlarının peşinde dolanan yer cücesi kesinlikle ipek ti.Hatta yine 14 aylık bir bebeğin elinden tutup yürütmeye çalışan da ipekti:) Aklınca el ele tutuşup gezecekler :) Bu bebekler ne çok şey biliyorlar yahu




1 Nisan 2010 Perşembe

1 nisan fatih doğdu

1 nisan 'ın en güzel tarafı küçük yiğenimin doğum günü olması.Fatih kuzum doğum günün kutlu olsun yakışıklı bıdığım.Hayatın boyu hep mutlu ol , sağlıklı ol . Mertim ve fatihim ikinizi de çok seviyorum.

31 Mart 2010 Çarşamba

mevsim değişir , dünyam değişir ,hastalıklar gelişir

Geçtiğimiz haftasonu için planlar yapıldı.Alışveriş listeleri gezilecek yerler, aktiviteler  ler ler ler...E peki ne mi oldu? İpek kuzumuz hasta oldu.Cuma günü tam gün izin sabahı uyandık ki ipek'ten öksürme sesleri geliyor.Bir iki derken bunun normal bir durum olmadığını anlamam pekte uzun sürmedi.Kahvaltı merasiminden sonra öksürük sayısında artma olunca doktoru ile görüştük ve başlamak üzere olan solunum yolu enfeksiyonu için tüm gardımızı almaya çalıştık.Biraz ıhlamur ,elma ,hafif tarçınlı çayımızı hazırladık.Ve akşama doğru ateş yükselmeleriyle birlikte burun akıntısı başladı.İlk iki gece ateş 38 derecenin üzerine çıktı.Biraz soğuk uygulama sonrasında baktık düşecek gibi değil ,ateş düşürücü verdik.Burun dolu olduğundan rahat nefes alıp veremediği için sık sık uyandı kızdı sinirlendi.İlk gecenin ardından ateşle devam eden gündüz de kah soğuk uygulamalar kah ateş düşürücü şurup içirme çabaları daha doğrusu ipeğin şurup içimem inatları derken ikinci günün gecesi de ateş düşürme burun açma çalışmaları ile perişan geçti.İpek şurup içme konusunda çok fazla zorlanan bir bebek.Asla ilaç içmek istemiyor.İçirebilmek için bazen elini kolunu tutmak zorunda kalabiliyoruz.İkinci ve üçüncü günü atlattıktan sonra biraz daha toparlamış durumda iyiye doğru gidiyor.Her gün yıkamaya gayret ettik.Bol bol el yüz yıkandı. İpek suyu çok seviyor.Suya girdiğinde rahatlıyor.Banyonun buharıyla burun delikleri nemlenip sekresyonun akmasını kolaylaştırıyor.Ayrıca serum fizyolojık ile burun deliklerini sürekli yıkanmaya gayret ettik.Yastığını biraz yükseltip gece içe olan akıntıyı biraz olsun önlemeye çalıştık.Şimdi öksürük için ıhlamr ve zencefil çayına başlamayı düşünüyorum.Faydası olursa (ki olacağına inanıyorum)burada yorumlarını yazarım.

Yeme düzenimiz biraz bozuldu.Artık kendim yerim dönemine de girmenin etkisiyle bizim verdiğimiz yiyecekleri kabul etmiyor.Umrım geçici bir durumdur.İpek ek gıda başlama döneminde hiç sorun çıkarmakdan tüm yiyecekleri kabul etti.Şimdi red durumlarına alışık olmayan zavallı anne ben tepki vermemeye çalışsamda kafama takılmıyor, içim sıkılmıyor diyemeyeceğim.Yeme konusunu çok dallandırıp budaklandırmadan normal bir süreç olduğunun , bunun bir oyun oynama şekli olmadığının bilincinde olsun istiyorum.Şimdilik eline verdiğimiz kaşık çatallar yarı boş yarı dolu ağıza gidiyor.Ama eskisi gibi dolu dolu yemek yemiyor.

çocuklar çabuk hastalanıyor ama allahtan iyi takipte çabuk toparlanabiliyorlar.Havalar güzelleşse biraz güneş görsek iyi olacak.İpek biraz toparlandı derken şimdi bizde belirtiler başladı.Umarım bu mikrop bir an önce hayatımızdan çıkar gider ya üff ...

17 Mart 2010 Çarşamba

Giden bakıcı gelen düşünceler kararsız zamanlar

Evet biz de bakıcısından ayrılan aileler kervanına katılmış bulunuyoruz.İpek bakıcısıyla iyi anlaşıyordu ve şimdiye dek ipek çok özenli bakıldı diyebilirim.Bakıcı gittikten sonra bir kaç kişi ile bakım konusunda görüşmelerimiz oldu.Açıkçası annemin de geleceğine güvenerek biraz ağırdan almaya karar verdim.Şimdilik bu zamanları böyle geçiriyoruz.

İpek mart sonunda 14 aylık koca ,minoş bir hanım olacak :) Şimdiden yaz tatili için planlar yapıyoruz.Artık söylenenleri tam anlamıyla anlıyor, sandalyelere çıkabiliyor koltuk üstlerine tırmanıyor, herşeyin keşfinde olmanın mutluluğunu yaşıyor.Bizlerden saklanıp onu bulmamızı istiyor.Kapılar malesef ilgi alanında sürekli kapıları kapatıp bizim onu bulmamızı istiyor.Yani artık oyun kurmaya istediği oyunu yönlendirmeye çalışıyor.Arada ipeğin odasına onun çay takımları ile çay içmeye gidiyoruz.Büyük bir itina ile çayı hazırlayıp bize kendi elleriyle içiriyor :) Hele başımı tutup içmem için mimicik fincanı ağzıma dayaması var ki beni çok güldürüyor.

Bebektir anlamaz demek gerçekten çooook eskilerde kalmış olan bir düşünce.Bunu kızım büyürken birebir şahidi olarak yaşıyorum.Yeni bebek sahibi olmuş anne ve babalara kısacık deneyimim olan annelikte söyleyebileceğim şeylerden biri kesinlikle bebeğinizi hafife almayın olur.Çünkü doğduğu andan itibaren bebek tüm algıları açık sizin ne yapıp ne ettiğinizin peşinde oluyor.Sonunda ailenin sentezi olan bireyler oluşuyor.

İpekle ilgili yazmak istediğim çok fazla konu var.Zaman geçtikçe yeni yeni geişmeler hayatımıza girdikçe bu dönemleri kaçırmadan hemen kayıt altına almak istiyorum.Daha fazla fotoğrafını çekmek istiyorum:)

23 Şubat 2010 Salı

diş fırçası

İpek kuzumun dişlerine yenileri eklenmeye devam ediyor.Sanırım alttan iki adet daha dişi geliyor:) Ben ipeğin dişleri çıktıkça seviniyor mutlu oluyorum.Annelik dedikleri gerçekten hafif delilik hali sanırım.Şimdi dişlerimiz böyle pıtır pıtır çıkarken bakımlarına da başlamayı ihmal etmemek gerek.Hem ipeğin diş bakımı için alışkanlık kazanması hem de sağlıklı dişlere sahip olması için geç kalmadan diş fırçası edinmek istiyorum.konu ile ilgi hummalı bir araştırma içindeyken colgate in web sayfasını gördüm.Anlatımıyla akıcı bilgilendirici bir site olmuş.

Ayrıca Colgete in yeni ürünü sensitive pro-relief 'i iş yerinde denedik genel anlamda memnun kaldık.Fikrimühim olarak aldığım ilk üründü ve çok keyifliydi.



10 Şubat 2010 Çarşamba

mesele çocuk büyütmek değil

İpek son zamanlarda biraz inatçı,biraz benim istediğim olsuncu.Artık parmak yaşantısına geçtik.Parmakla hiç yorulmadan istediklerini gösterip, illede almak istiyor.Eğer bir şekilde elde edememişse anne ,baba ,bakıcı uygun görmediyse ,eyvah basıyor yaygarayı.Dışarıdan sesimizi duyan acaba minicik bebeğe ne oldu? N'pıyorlar bu çocuğa diyebilir.İlgisini çeken her nesne illa incelenecek.İşte mesele burda başlıyor.Malesef her şey izin verilebilecek durumda olmuyor.Bulaşık makinasından temizler çıkarılıp dolaplara yerleşirken, aradan dereden sıyrılıp elini attığı gibi bıçağı kapabiliyor, yada bir bardak avuçlanıp hızla kaçırılıyor.Evet bunları yaşayarak büyüyecek çocuklar.Belki deneyimleyerek hayatı öğrenecekler.Korumacı , sakınan anne baba çocuğa yapılan kötülüklerden biri bu kesin.Lakin çocuk yetiştirme ayrı bir sanat işiymiş.Çocuk boş bir küp ve onu senin örneklerin, verdiklerin dolduracak.Biraz sakin kalıp düşünmek ,biraz önceden planlamak, biraz hazır olmak gerek.Kriz anlarında ne yapacağımıza nasıl davranacağımıza karar vermek gerek.İpek istediği her ne ise ,elde edemediğinde artık daha büyük tepkiler vermeye başladı.Ancak başta hayır dediğim bir şeyi ağladığı için vermemem gerektiğini biliyorum.

Kısıtlanmak , engellenmek insan psikolojisinde saldırganlığa sebebiyet verir.İpeği engellemek istemiyorum.Daha yumuşak geçişler yapmaya gayret ediyorum.Ara ara ciddi anlamda sinirlerim gerilebiliyor.Böyle durumlarda şarkı söylemeye başlıyorum.Hem kendim sakinleşmeye çalışıyorum hem de ipeğin dikkatini başka yöne çekmeye gayret ediyorum.Çocuklar anne ve babaların davranışlarını taklit ederek öğreniyorlarmış.Stresinizi dışarı nasıl yansıttığınız çok önemli.Sürekli şikayetçi , memnuniyetsiz olmak hem kendimizi hem çevremizi yorar.


Kötü çocuk yetiştirmenin yolları nı kaleme almış bir yazar keşfettim.C.G.Salzman hepimizin anlayabileceği teknik bir sürü terim içermeyen, üstelik maddelerle yazmış kitabı.

Sabır önemli çocuk yetiştirirken.Ama aynı zamanda net olmak , öğretici olmak , kimine göre biraz idealist ,kimine göre biraz gaddar olmak gerek.Merhamet ,sevgi ,korumacılık ,yerine geçme hep karıştırılan davranışlar gibi geliyor.Sevgi kesinlikle verilmeli sevgi ile büyümeli çocuk.Ama sevgi veriyorum diye merhamet altında ezilmemeli koruma kalkanlarında büyümemeli çocuk.İşte bu uğurda katedilecek çok yol ,okunacak çok kitap, yaşanacak bir çok deneyim var önümde.Mesele çocuk büyütmek değil,mesele büyük çocuk yetiştirebilmede

5 Şubat 2010 Cuma

Hafta Sonu

Geçtiğimiz haftasonu Edirne de anneanne ve dedenin yanına gittik.Hem ipeğin doğum günü hem de bir yakınımızın nişan töreni derken kutlamalarla gecen bir hafta sonu oldu.İpek için zaman daha da eğlenceli geçti sanıyorum çünkü çevresinde ki herkes ipekle ilgiliydi.Bu ilgiye kanımca bayılan ipeğin durumdan hiçbir şikayeti yoktu.Kalabalık ortamda gerçekten bir hareket ve bereket oluyor.İpek daha aktif ,kıpır kıpır artık oyunlar oynamaya çalışan, oyunlar yaratan bir bebek oldu.


Doğum günü haftası olması sebebiyle anneannesi ipek için çok güzel pastalar börekler hazırlamış ancak hepsini biz yedik.İpeğin doğum günü haftası kilosal durumlar gözardı edilip hepsinden hem kendim hem kızım için yiyiverdim valla .Ayrıca gidilen nişan davetinde de verilen ikramlar hiç ziyan edilmeden afiyetle mideye indirilmiştir.Hiç utanılmadan işte burada da açık seçik beyan edilmektedir.Bir süredir kilo vermek adına yapılan çalışmalar sonuç vermedi mi ? elbette verdi tabi :) Eh birazcık ta buna güvenerek sanki 'yok yok çok yemedim ,tadına baktım' iç ses konuşmasıyla hafta başına ulaşılmıştır.

İpek ile yolculuklar da çok keyifli.Kızım gezmeyi çok seviyor.Artık gezme konusunda daha da bilinçli.Kapıdan dışarı çıkmak istediğinde bunu bize belirtiyor.Havalar ısınsa da rahat rahat dışarı çıkıp gezebilse miniğim:) Önceleri sokaklarda yerden bitme yürüyen bebekler gördüğümde çok şaşırır aynı zamanda çok sevimli bulurdum.Yer mantarı şeklinde yürüyen bir kızım var artık :) Biz ipeğin evde yürür olmasına alışmıştık ancak dışarıda yürümesi yanında minik minik adımlaması ayrı bir keyifli olur :)


Hafta başında doktor kontrolümüz var.Artık yemeklerimiz daha rahat ,uykular daha düzenli.Bizi daha iyi anlıyor ya da anladığını biz daha iyi kavrayabiliyoruz. Verdiği tepkileri ne yapmak istediğini bilir tepkiler.Gün geçtikçe yeni yeni aktiviteler öğreniyor ve uyguluyor.Şimdi gündemimizde tuvalet alışkanlığı kazanması var.İpek 11 ay itibari ile tuvaletin ne olduğunu anlamlandırmaya çalışıyordu.Şimdi oturak alma konusunda erken olup olmadığını doktoru ile görüşeceğim.Ama ben ipeğin tuvalet eğitimi için hazır olduğunu düşünüyorum.Öncelikle gözlem çok önemli.Hangi saatlerde nasıl davranışlar sergilediğini bilmek , ve sanırım ara ara oturakta oturmasını sağlamak gerek.Aslında bir an önce bezden kurtulsun istiyorum.Ancak bu bir süreç ve her bebek için değişik zamana yayılan bir süreç.

Hafta sonundan birkaç resim koyalım :)













Kapıdan kaçma çalışmaları

28 Ocak 2010 Perşembe

blogerrrrrr duy sesimi yahuuu

güncel yazılarım çıkın ortaya

erken kutlama ,doğum günü

Aslında 29 ocak olan doğum gününü bir hafta öncesinden kutlamaya başladık.Kızım yarın bir yaşına giriyor.29 OCAK 2008 saat 09:21 de doğmuştu.İşte bir yıl geçti ve şimdi bebeğim yavaş yavaş çocukluk zamanına yaklaşıyor.Geçen bir yıl unutulmayacak zamanlarla dolu dolu geçti.Doğduğunda kızımı ilk gördüğüm an ilk yanıma geldiği saniyeler kadife gibi yumuşacık ,ağlamaya çalışan bebeğim yanağıma ilk dokunduğunda susup minicik gözlerini açmaya çalışmıştı.İşte o an benim hayatımın en unutulmaz ve tekrarlanamaz anıydı.

Doğum günü için hazırlıklara birkaç gün önceden başladık.İmza pastanesine siparişimizi verdik.Nasıl bir pasta istediğimizi anlattık.Taptaze pastası için İmza ya teşekkür ederiz.Misafirlerimiz pastaya bayıldı.















Bunlar ipek için yaptığım civcivler :)


Yoğun kar yağışının başladığı o gün babannemiz ipek kızımız için çok güzel bir sofra hazırlamıştı.Kızımın ilk arkadaşı ecrin imiz de partiye geldi.Çok mutlu olduk.Bie önce ki gece de biz ecrinlere gitmiştik.Böylece birbirlerini gördükçe daha çok alışacaklar ve belki büyüdüklerinde biraz daha kalalım diyecekler kimbilir:)


                                  Nisan başında da ecrin in doğum gününü yapacağız inşallah :)




ipek 1 yaşında :)








bunlarda karlı manzaramız :)

Biraz kar yağışının yoğun olmasının verdiği tedirginlik biraz bir yılı geride bırakmanın verdiği şaşkınlık , sevinç, dinginlik nedeniyle çok fazla güzel fotograflar çekemediğimin farkına vardım.ipek kalabalık ortamda sürekli benimle yada büyük aşkı babasıyla olmak istiyor.




Bu güzel günümüzü bizimle paylaşan tüm dostlara teşekkürler





21 Ocak 2010 Perşembe

büyüdükçe




çok bilmiş çok..  büyüdükçe mimikler gelişiyor, tepkiler özelleşiyor






         süsüne pek düşkün :) takıp takıştırmayı pek seviyor . Kime çekti anlamadım ki :)

16 Ocak 2010 Cumartesi

farkında olmak mı?

Bugün depresifim biraz.Yok yok aslınla epey içim sıkılıyor.Arada, sanırım herkese uğrar bu nedeni belli olmayan sıkıntılı ruh hali.Aslında böyle zamanlarda bazen daha üretken olabiliyorum.Üretken olmaktan kastım yenilikler ,yani yeni kararlar ,yeni uygulamalar gibi.Kimi zaman ruhumun aynı yaşam periyodunun içinde yıprandığını ,kimileri için suyun yüzüne çıkıp nefes almak ihtiyacı, kimileri için suyun derinliklerine dalıp sessiz dinginlikte nefessiz kalmak ihtiyacı gibi adlandırılan zamanlara ihtiyaç olabiliyor.Sorumluluklardan sıkılıp , bir anlığına olsun beyninde yapılacak listesinden kurtulup kaçabilsek ne güzel olur.Sanırım yoga yapmayı öğrenmem gerek.Bir şekilde kendimizi sıfırlamadan ,hem vücut ama asıl önemlisi beyin olarak rahatlamadan , hayatın akış girdabında doğru seçimler doğru yönlendirmeler yapmak gerçekten zor.

Anne olmak bir anlamda meditasyon.Hem de ciddi bir meditasyon bence.Çünkü bebeğinin yanında ondan başka bir şey düşünemiyorsun.Eğer onunlaysan gerçekten onunla olmalısın.Bedenen, fikren , ruhen yoksa zaten minik cin bıdık hemen senin orda olmadığının farkına varıp sinyaller vermeye başlayıverir.

Aslında şimdilerde biraz kullandığımız ürünlerden beğendiklerimizden ,memnun kalmadıklarımızdan yazmak istiyordum.Vakit bulabilsem yazmak istediğim çok konu var.Ancak vakit içimde bir sızı ,geçip giden zaman hırsızı ...  Bu kadar bizi yiyip bitiren tüm enerjimizi çeken, akşama kadar yoğun tempo iş hayatı ,yaşamını devam ettirebilmenin tek yolu gibi empoze edilen düşünceler kumkuması ,her tarafından çekip çekiştiren kalite adı altında senin çalışan olarak daha nasıl sömürülebileceğinin kuralları hem bedenini hem beynini maalesef tüketiyor.Akşamları yani sana kalan tek zaman dilimi içinde ne tam olarak yapmak istediğini yapabilirsin ne de yapman gerekenleri.
Vee sonunda ne olur.? Sonunda yogaya gitmen gerektiğine karar verirsin ,sonunda meditasyona ihtiyaç duyarsın. Bunun için yine karşına çıkan işte orada gün gibi karşında duran zamansızlık sendromu sana tekrar tüm içtenliğiyle merhaba der .

Hem para kazanabileceğim hem vakit ,nakit,olarak sömürüldüğümü düşünmeyeceğim dahası sömürülmeyeceğim bir işim olmasını istiyorum.Az elemana çok iş yaptıralım böylece sabah öğle akşam ve hatta hafta sonları çalıştırabileceğimiz elemanlar yaratalım zihniyetindeki insanların düşünce sistemlerinin değişmesini istiyorum.Ama en çok en çok olsuncular varya hani çevremizde ''olsun ben çalışırım olsun ne yapalım gelirim ,kalırımcılar '' onların mantalitesinin değişmesini istiyorum.Kimileri var çocuğu evde ama umrunda değil ''ne yapayımcılar'' diyorum bunlara ben .Bu tiplemeler değişmediği sürece ne yazıkki primler onlara gibi görünmeye devam edecek hayat .

Çıkacak çıkacak bakalım bu sıkıntılı ruhsal durum ,bir olaylar yumurtlayacak......Ama asıl tez zaman yogaya başlanacak.....

2 Ocak 2010 Cumartesi

12.ay







   

12. aya girdiğimiz şu günlerde üstten 3.dişi büyümeye devam ediyor.Yanında ki diş te çıkacak gibi ama daha uç görünmedi.Yakında o da çıkar diye düşünüyorum.Dişler yavaş yavaş geliyor.Henüz 3 küçük dişi var minnoşumun.Yemekler aynen davam.Her ne kadar artık sofra yemeklerine geçtik desekte ipek için ayrı yemek yapmaya devam ediyoruz.Öğle yemeğini kırmızı et (kıyma ) ekli sebze püresi veya yemeği olarak yapıyoruz.Sabah kahvaltılar da pek seçenek yapamıyoruz.Ara ara zeytin veriyoruz.Tuzu alınmış zarı soyulmuş siyah zeytini çok seviyor.Genelde eti nin bebek ekmeğini kullanıyoruz.Labne peynire devam.Azıcık taze kaşar verdiğimiz de oluyor.Pekmez veya reçel mutlaka oluyor.Yumurta sarısı bazı günler üst üste bazen aralıklı yediriyoruz.Geçen gün ilk defa ev yapımı az şekerli ,az yağlı ,portakallı, cevizli kuru üzümlü kek yedirdik .Sevdi bıdık.Akşamları bizimle sofrada o günün yemeğinden azar azar veriyorum.Akşam yemeklerini bizimle yemek çok hoşuna gidiyor.Tok bile olsa mutlaka masada olmak istiyor.Geçenlerde yeni neler var diye internette gezerken sandalye üzerine monte edilebilen bebek koltuklarından gördüm.Mama sandalyesinden daha pratik.Sandalye üzerinde yükseltici görevini görüyor.Böylece bıdıklar masaya daha yakın oturuyor. Hemen almalı.

Bez olarak prima kullanıyorduk.Ancak idrar kokusunu dışarıya yoğun bir şekilde verdiği için ,deneme amaçlı molfıx aldım.Tam da üst dişinin çıkma dönemiyle çakıştı. Bez değişikliğinden midir karar verememiş olsam da popoda pişik oluştu.Hametan ile düzeldi.Şimdi kalan molfixleri tekrar kullanıp kullanmama konusunda kararsız kaldım.Alt dişlerin çıkış aşamasında pişik olmamıştı.Prima pişik konusunda başarılı ancak koku çok rahatsız edici.İpek kaka yaptığında artık hemen elini poposuna götürerek belli ediyor.Görüntü çok şirin.Artık ona bir oturak alma vaktidir sanırım.İstediğini ulaşamayacağı bir yerdeyse parmakla göstermeye başladı.

Çoraplarını çıkarıp tekrar giymeye hatta arada bebeğine giydirmeye çalışıyor.Kıyafetleri çıkarma konusunda istekli ancak giyme konusunda oyunlarla zar zor giyiniyoruz.Özellikle banyo sonrasında ipeği giydirmek epey efor gerektiren bir hal aldı.Bezini değiştirmek te bir o kadar zor şu sıralar . Bez bağlanırken ne şekillere giriyorum,ne hallere sokuyor beni bıcırık.Zaten kızımla birlikteyken ilgisini çekmek için çıkardığımız sesleri dışarıdan duyan birileri varsa ne düşünüyorlardır çok merak ediyorum. Sürekli evin içinde tur atıp özellikle mutfak dolapları ,çekmeceleri itinayla karıştırılıp,plastik kapların içlerinde yemekler pişiriliyor.Sonra ille yanında kim varsa yediriliyor.Aslında cocuklar ayna gibiler.Çoğu zaman ,ne görürse onu yansıtıyor.(Şimdi burada tabi biz evin içinde çıplak gezmiyoruz.kıyafet konusunda ipek tamamen kendi duygularını yansıtıyor o ayrı ) İşte durumlar böyleyken böyle.

Gece uykuları bir ara rayından çıkmış her gece nöbette geçen yaşam şekli bu aralar düzene girmeye çalışıyor.Artık gündüz uyku süresini biraz azaltıp gece uykusunu daha uzun uyuması için akşamları saat 21:00 gibi yatırmaya çalışıyorum.Gece de bir veya iki kez uyanıyor.Uyandığı zaman da eğer aç değilse hemen uykuya dalıyor.Ama aç ise uyumamak için direniyor.Sabahları 7 gibi uyanıyor.Aslında biraz daha uyusa gece uykusu daha rahatlayacak ama ille uyanıyor minnoş.

Yakın arkadaşlarımdan biri hamile.20 Haftalık bebeğimiz bir kaç ultrason deneyiminden sonra nihayet cinsiyeti konusunda bize bilgi verdi.Kızıma bir kız arkadaş daha geliyor .Kız olacağı haberini alınaca bebek mağazalarından ayağı kesilmeyen ben görüp bayıldığım hastane çıkış setini aldım minnoşa.Açıp baktım şöyle aklıma İpeğim için alışveriş yaptığım , o zamanlarda henüz tanışmadığım kızıma yaptığım alışverişler geldi aklıma.Aldığım minnacık pantolonları , badyleri yıkayıp ütülediğim zamanlar geldi.Ne güzel ne özelmiş.


Kızımla yaşadığım her an ,her ay özel, keyifli,güzel .  Resimden de anlaşılacağı üzere bu günler dağınık , özgür bol hareketli .. toka moka yok bu günlerde ...

29 Aralık 2009 Salı

moda yeni yıl



Hafta sonu Moda da gezdik biraz.Yeni yıl heyecanı ,süsleri her yanı sarmış.Her yer ışıl ışıl , neşeli görünüyor.Daha doğrusu  ,o yeni yılın hazırlıkları ,hediyeler,iyi dilekler,dostlarla yapılan planlar,bir kalabalıklık hali ,caddelerde soğukla birlikte birbirine sarılan insanlar benim içime neşe katıyor.Bu cıvıl cıvıl durumları seviyorum.Simli ,kokulu mumları parlak yılbaşı süslerini seviyorum.

2009 yılı benim için bizim için hayatımızın belki en güzel yılı oldu.2009 Yılının ilk ayı kızım doğdu ve inanılmaz hızlı geçen ,neresinden yakalayacağımı bilemediğim bir yıl oldu.Bol tatil ,lohusalık, sütçü kadınlık derken geçiverdi koca sene.Kalbimin merkezi kocaman bir yer açtı.Öyle bir yer ki anne olmak çatısı altında aslında hayatımın temellerini , yaşantımı ,duygularımı,fiziğimi yeniden yapılandıran bir süreç bir alan diyebilirim.Şimdi artık daha sulu gözlüyüm, daha duyarlıyım,daha sabırlıyım,çok daha sevgi doluyum.Daha daha ... diye sayabileceğim şeyler o kadar arttı ki inanılmaz .Endişe, özlem gibi duygular meğer daha farklı da yaşanabilirmiş bunu anladım bu sene.


İpek böceğimle ilkler hep çok keyifli çok eğlenceli geçti . Hiç yormadı hiç üzmedi . Büyümeye öğrenmeye devam .Tatlı kızım yaşam devam ederken hep yanında olmaya ,seninle birlikte öğrenmeye gelişip büyümeye elimden geldiğince devam edeceğim.Yeni yıldan en büyük beklentim sevdiklerimin  sağlıklı  olması.


Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi





                             Mutlu bir yıl  gelsin, Sevgi ile geçsin

22 Aralık 2009 Salı

ev halleri



hem koşarım ,hem yürürüm, hem emeklerim,sıkılırsam kucak isterim







hapşurma taklitim bu benim






biras sevimli olalım , sonra yapacağım cinlikleri düşüneliiimm hi hi hi :)





Şöööyyle elimizi çekmeceye bir daldırıyoruuuzzz  sonraaa işe yarar bi şey gelirse biraz takılırız.Mutfak tam oyun yeri yaa  odamı buraya taşısak anne hı !



dur bakiiim burda bunlardan daha çok var hepsini alsammmm  bennn



bakııınn değişik şekillerde taşıma işlemi yapabiliyorum artık :))  çok eğlenceli hem annem yakalamasın diye koşarken çok faydalı oluyor :)




bu annem beni çok güldürüyor yaaaa  nıç nıç komik kadın :)



Neredeyse 10 kg oldum.Boyum uzadı uzadı uzadı 75 cm oldu.Artık söylenenleri daha iyi anlıyorum.Mesela annem hadi attaa gidiyoruz diyorsa hele bir de elinde montum varsa sabırsızlanıyorum,atta işini çok seviyorum.Kapı çalınca hemen koşup bakmak istiyorum ne oluyor ne bitiyor kim geldi? ee burası bizim evimiz :)

Mutfak çok ilginç bir yer.Keşif yapmak için ideal.Geçen gün annemler eşyaların yerlerini değiştirdiler.Dolapları,çekmeceleri çok açıyormuşum.Ne var ne yok aldılar yerlerine yeni başka başka kaplar koydular.En son bir kavanoz bulmuştum.Açtım tarçınmış. Mis mis döktüm halıya yalıyordum ki anneme yakalandım.Sonra hemen süpürge geldi :) o da eğlenceli :)

Evde zaman oyunla uykuyla geçiyor.Şimdi yeni kitaplarım geldi :) sayfaları çevirip aaaa yapmam gerek ,çok işim var çoookkk




9 Aralık 2009 Çarşamba

kaliteli misin gelin ? çaydan mı geçtin? yanaklar al al olmuş ne yedin içtin?

10.ay bitirip 11. aya başladığımız bu günlerde pek çok şey değişti.Uykular bir kere en başta değişim gösterenler arasında.Hele şimdi bir de bayram oldu ,anne evde birde üstüne yıllık izin eklenmiş ohh 12 gün ipek hanımla beraberiz . İzinde olduğum hafta boyunca bakıcı teyzemizde bizimleydi.Bu sayede ben biraz kendimle ilgilenebildim.Sürekli çalıştığım için iş saatlerinde özgürce dışarılarda olmak biraz garip hissettirsede , uzun zamandır yapmadığım kadar sorumsuzca hiç bir şey düşünmeden taksimi gezdim.Metrobüse bindim ilk kez. Metroya binmeyeli de epey olmuştu:) Sanki istanbulda yaşamıyormuşum gibi hissettim.Sanki başka bir şehirden gelmişim.İpek doğduktan sonra taksim bize pek güvenilir gelmediğinden (tinercisi ,bombacısı göstericisi ,sanki başka yerde yok ) gidememiştim.Zaten olan ,kalan zamanımın hepsi kızımla geçtiğinden , kendime ait zaman yakalayınca lüx oldu gerçekten.

İpek kuzum artık yürüme olayını tamamiyle çözdü.Çok rahat hareketlerle köşeler dönülüyor , koltuklardan pıtır pıtır iniliyor,engeller usta hareketlerle aşılıyor.Evi yeniden keşfediyor.Odasının ona ait olduğunun , kendi eşyalarının orda olduğunun bilincinde.Oyuncaklarının bir bölümünü odasına aldık.Zaman zaman gidip orada oynayabileceğinin farkında bıdık.

Yemeklerimiz aynen devam.Süt , bal,yumurta beyazı vs dışında artık bir çok mevsim sebzesi ,kurubaklalar,püreler afiyetle yeniyor.En sevdiğimiz yine meyvalar.En en sevilen ise mandalina.Elimde gördüğü an sabırsızlanıyor yemek için.

Ceee oyununu artık genişlettik.Odalar arasında oynuyoruz.Yakama,saklama,bulama oyunları en keyif alınanlar.Kitaplarında tepkilerimiz aynı.Benim aaa dediğim resimler parmakla gösterilip aaa diye tekrar ediliyor.Kitaplarda göz burun ağız detaylarına takılmış durumdayız.

Akşamları eve gittiğimde pek keyifle oyunlar oynuyoruz.Babanın geleceği saat yaklaşınca bıdık hanım hemen kapı civarlarında söylenmeye başlıyor.Baba gelince kapı sesini hiç kaçırmıyor.En sediği şeyi bile yapıyor olsa bırakıp bir koşturmaca dooğru baba kucağına.Sanırım benden daha çok babasını özlüyor. İnsan kıskanır mı bunu ? evet kıskanır.

Bu ay daha önce geçirdiği idrar yolu enfeksiyonu nedeniyle istenen voıdıng  (sondalı film) grafiyi çektirdik.Benim için çok zor bir karar süreci oldu.Ne kadar gerekliydi ? nasıl olacaktı ? sonuc diyelim ki kötü çıktı veya sınırda çıktı neler yapılacaktı? hepsi hepsi araştırıldı.Güvenebileceğim bir kaç dr fikri alındı ve nihayetinde bu grafiyi çetirmeye karar verilip nerede en güvenli bu işlemi yapabiliriz bulundu , çekildi.Çok şükür problem çıkmadı.Mesaneden böbreklere herhangi bir kaçak olmadığını ispatladık.Bir yaşın altında geçirilen idrar yolu enfeksiyonlarında kaçak oranı yüksek olduğu için , ben bu çekimden kaçmak istedimse de yapamadım.

Randevu günü hazırlandık.Hazırlandık derken çekim için özel bir hazırlığa gerek olmuyor ancak anne babanın kendini psikolojık olarak hazırlaması gerekiyor.15 dk gibi kısa bir sürede işlem yapıldı.İdrar sondası takılıp mesaneyi dolduruyorlar bu arada görüntü alınıyor.Sonrasında sonda çıkarılıp işeme esnasında görüntü alınıyor ve işlem sonlanmış oluyor.İpek çişini yapınca işimiz çabuk bitti.Sonucunda olumlu olması içimizi rahatlattı.
Tüm bunlarla meşgulken domuz gribi aşısını olamadık.Ama zaten virüste şekil değiştirmiş.Bu işinde sonu yok gibi.Her virüs için ayrı aşı diyorlar.İşin ekonomik boyutu bazıları için epey keyifli olsa gerek.Bir yandan da grip olup ölenlerin sayısı da artıyor.Hoş bu konu da bir zaman sonra gündemden düşer yeni bir grip türü daha türetilebilir.İşin aslı sanki biz bağışıklığımızı güçlendirdikçe mikroplarda 'hımmm demek öyle alın o zaman bir de bu şekil yapalım' diyorlar gibi :) Tabi yine de işin özü iyi beslenme , kaliteli gıdalar ,kaliteli su, kaliteli hava, kaliteli zaman .... yani her bir şey kaliteden geçiyor.Zaten yakında avrupa uyum durumlarında akredite edilen yaşamlar olarak sıralanacağız gibi. Düşünsenize her ailenin akreditasyon denetimlerinden geçirildiğini. Üf üf neler olur neler :)





18 Kasım 2009 Çarşamba

rüyamda hıncal uluç,placebo ve karışık duygular karmaşık günler

Dün gece rüyamda Hıncal Uluç'u gördüm.Ne hikmettir anlamadım.Tabiri ne ola ki acaba ?Efendim Hıncal Uluç ve manken gibi bir hatun kişi sevgilisiymiş meğer! beraberce yeni bir icad olan uçan salıncağa biniyoruz.Gülmek yok , rüya bu ! Salıncak dediğimde genelde yazları bahçelerde kullandığımız sallanan koltuk.Bir süre bu yeni icad hakkında sohbet ediyoruz üçümüz.İşte yeni buluş ne iyi olmuş ,yakında bunlarla havada seyahat edilebilirmişiz , trafik sorunu artık sorun olmaktan çıkabilirmiş .... gibi  kendimizce güncel mevzular :) Bu arada sıkılıp hayal kahvesi tarzında bir yere gidiyoruz birden! Fonda placebo çalıyor ne içmek istediğime karar vermeye çalışıyorum keyfim yerinde , arada birkaç karmaşık konular geçiyor ama keyifli uyanıyorum.

Bir kaç gündür annemin sağlık problemleriyle ilgili kafam epey karışık.Tıp dünyası enteresan bir dünya.Bir şikayet sonrası doktora koşuyoruz sonra doktorumuz bize yapmamız gerekenleri sıralıyor ancak son yıllarda bizler hımm biraz doktor doktor gezelim sonra bir karar veririz diyoruz.Hem yoruluyor hem kararsızlığımız artıyor hem kafalar iyice çorba oluyor.Aslında bizleri bu yola sevkeden sadece bizim merak duygumuz mu? Yani hatalı tedaviler ,güvensizlik yaratan sağlık personeli, özel kurumların artmasıyla da maddi kazanç isteği işi çığrından çıkarttı diye düşünüyorum.Özek hastaneleri tercih ediyoruz.(Maddi imkanlar elverdiğince tabi)Çünkü devlet hastanelerini durumu ortada.Tanıdığım bir aile bebeklerinin ateşi yüksek olduğu için özel de dahil olmak üzere bir çok doktora gittiler.Devlet kurumlarında zaten doktor muayene ettikten sonra çok ta fazla açıklama yapmadan gönderiyor diyor anne.Özel hastanelerde istenen tetkikleri yaptırmak bir dolu para. Ayrıca devlette branş doktorlarından randevu almak ne mümkün neredeyse 6 ay sonrasına randevu veriliyor.Aile bebeğin ateşi yükseldikçe kapıp acilde soluğu alıyor.Her bir seferinde ayrı bir hekim görüyor bir antibiyotik bir ateş düşürücü yine ev yine bebeğin başında nöbette geçen geceler....


İşte böyle karışık karmaşık duygularla bir karar vermek gerekiyor.Bu arada hayatta güzel gelişmelerde yaşanıyor.Küçük kardeş görümce sözleniyor.Biz biraz daha mı büyüdük ne! Benim minik kuzumu da istemeye gelicekler mi? İsteme diye bir olay kalacak mı? Bunu şimdinin genç anneleri bizler mi yönlendireceğiz? Gelecekte adetlerin devamı ,gelenek görenekler bizim verdiğimiz kadar mı yaşanacak ? Yeni nesil bizim bebeklerimiz çocuklarımız yaşadığımız dünyayı biçimlendirecek yönlendirecekler mi? Bizim sorumluluğumuz bu denli büyük mü?


Şimdi gidip süslenmek gerek :) Akşam için hazırlanmak gerek :) Mutlu günü kare kare fotograflamak gerek:)

11 Kasım 2009 Çarşamba

diş buğdayı & 9.5 ay


















                                                                               













                                                                            

10 Kasım 2009 Salı

Hızlıca akıp giden zaman

Neler neler oldu.Yazamadım.Yazmak şöyle dursun , okuyamadım bile.Anne kız hastalandık.Nezle olduk.Neyse ki uzun sürmeden kıyısından atlatıvermeye çabalıyoruz.İkinci dişi çıkardık.Diş buğdayı yaptık.Uykular perişan.Gece uykuları demeye bin şahit sanki bunun adına gece kestirmeleri desek daha iyi olacak.Dişler, hastalıklar derken uykulara elveda deyiverdik.Uykular böyleyken dişler hastalıklar allahtan beslenmemizi etkilememiş durumda.Beslenme güzel devam keyfimiz yerinde yine gülücükler yuvarlanmalar devam.Ayrıca bu ay artık yürüyoruz.Ara ara duvarlara tutunarak ara ara yuvarlanarak ama genelde desteksiz yürüyor minik kuzum:) Dokuzuncu ayında yürüyen bebeklere dahil oldu :)Artık herşeyi daha net anlıyor.Almak vermek gitmek gelmek reddetmek hepsinin farkında.Televizyon kumandasının ne işe yaradığını öğrenmiş.Tuşuna basıp televizyona bakıyor değişim oluyor mu diye :) Telefonla konuşmalara başladı.Kulağına götürüp kendince mırıldanıyor:) sonra hemen ağıza :) elinden alınca kızıyor ama anlatınca anlıyor gibi yapıyor:) Yazacak çok şey birikmiş ama zaman yetmiyor artık bana.Diş buğdayı fotoğraflarını bir ara yüklemeye çalışacağım.Biraz toparlanalım ,biraz kafamız yerine gelsin, uykuları bir düzene sokalım,bakalım eteğimizdeki taşları bir bir dökeriz sonrasında :)

23 Ekim 2009 Cuma

Diş Gelir Hoş Gelir Ley Ley Lüm ... :)



9. ayda Ayşe İpek Diş çıkardı :) Alttan ilk dişi uç gösterdi.Enfeksiyon ile uğraştığımız günlerde böyle bir güzel olay bizi sevindirdi :) Bir kez daha anladım ki bebekler büyürken başımıza gelenler ,yaşanılanlar hep süprizlerle dolu olacak.Ayşe İpeğin hiç hastalanmadan hiç düşmeden hiç kötü bir olay yaşamadan büyüyeceğini hayal ettim hep nedense ? böyle düşünmüştüm.Ne komik değil mi? Belki anne olmanın verdiği aman olmasın her şeylerini tam yapayım hep önceden önlem alayım derken Şimdi 9.ayda geri dönüp baktığımda bazen önüne geçemediğin durumların da varolduğu gerçeği ! Elbette bundan sonra da hep dikkat edilecek ne yendi ne içildi ne kadar uyudu temiz mi? kirli mi? vitaminli mi? organik mi? saati mi? ve daha bi dolu şey hep dikkatte olacak.Senin anne olarak gündeminde neler varken pat bir bakıyorsun neler oluvermiş :) Kızım büyürken hastalanacak ne yazık ki bu böyle.Sadece dileğim çaresiz hastalık olmasın.Son günlerde içim ipek böceğimin enfeksiyonu nedeniyle çok sıkıntılıydı.İçimde ki bu sıkıntı  geçmez gibi geliyordu.Ama dişini görünce işte kızım büyümeye hayatta yol almaya devam ediyor dedim.Ve anne olmak ne güzel şey :) İyi ki anne olmuşum kızımı doğurmuşum :) İsteyen herkes anne olsun :) bu duyguyu yaşasın :)


Önümüzde ki çarşamba Dr kontrolü var.Bakalım idrar testi sonucu bize ne diyecek?Kızım ne kadar büyüdü? kaç gr aldı? Boyu ne kadar uzadı? Merak konusu :)


9.ayda diğerlerine ek neler yapabiliyoruz yazalım:

  • El çırpıyor
  • Öpücük veriyor
  • Ce ce  oynuyor(eline ne geçirse ce ce konusu bazen :))
  • Desteksiz bir iki adım atıyor
  • Dış kapıdan dışarı çıkılacağını biliyor.Dışarı çıkmak istediğinde kapıya gidiyor.
  • Başka bir odaya gidip kapıyı kapadığımda beni göremese bile orda olduğumu biliyor.
  • Hayır ,Cıs, Ellenmez gibi kavramların ne anlama geldiğini biliyor ama yine de yapmak istiyorsa tepki veriyor.
  • Duyduğu her müzik sesiyle oynuyor (dansçı mı olacak ne? )El çırparak bile oynatmak mümkün yani :)
  • Ayaktayken oyuncağıyla birlikte yaylanabiliyor.
bunlar aklıma gelenler.Bu arada hala baba diyor.Anne demiyor yahu :)

22 Ekim 2009 Perşembe

MİM Cİ

1-Bloguna neden bu ismi verdin?
İncir faydaları say say bitmeyen bir meyve :) Hücre yenileyebilen gıdalardan biri kendisi :) Tabi bunlarla hiç alakası yok blog ismi olmasının.Ben sevdiğim bebekleri incirrrrecceeliii diye sıkıştıra sıkıştıra severdim.Kızım olmadan evvel.Kızım olunca en incirrreceli o oldu :) Hem tatlı hem güzel hem her derde deva :)
2-Blog yazarken star tribiyle olmazsa olmaz dediğin şeyler var mı?
Evde ,işte,cafede,internet olan heryerde yazabilirim.Yeter ki kendimle kalabileyim.
3-En son satın aldığın garip şey  ?
Epey düşündüm ama garip bişey bulamadım ben yav :) Aldığım herşeye ihtiyacım vardı.Gerçekteen :)
4-Şeker gibi olduğun anlar ?
Kafamda çözümsüz bekleyen sorunlar yoksa,sevdiğim yanımdaysa,kızım yeni bir şeyler öğrenip yapıyorsa,tatildeysem,havuzdaysam,saçımda ki beyazlar boyanmışsa,giydiğim kıyafeti içime sindirdiysem,başıma antin kuntin işler gelmediyse şeker gibiyimdir.Hay allah aslında ben hep şekerim yahu :)
5-Arkadaşım artık sormayın şunları dediğin?
Süt ve türevleri ile ilgili sorular (hala süt veriyor musun? ne kadar emdi? sütün var mı? geldi mi? bitti mi? sanırım sütün yok senin baksana çocuk doymamış bence ..... hırrrrrrrrr )
Kaç kilo aldın? Göğüslerin önceden de büyükmüydü? Süt iznin ne zaman bitecek?
Erkek mi? sorusu hamile kaldığım ve dışardan birazcık belli olmaya başladığı günden bu zamana hala ! devam eden soru :) Pembe patik ,saçta ki toka falan ı ııh önemli değil. İlle sorulacak o soru :) Neden iki isim ? yazık çok zorlanacak çocuk tüh vah .... Hangi ismini kullanıyosunuz ?
6-Aynaya bakınca gördüğün?
Ben :) bu benim :) ara ara hımmm saçımı boyatayım kaşım çıkmış ay yorgun bu kadın , zaman zaman aferin kız :) kahretsin yine çok güzeliimm yaaa :)))(narsist bu kadın canım )
7-Kendini okutan blog dediğin ?
Her blog kendini okutabilir kanısındayım.Her fikre hemfikir bir grup olabilir :) Paylaşım güzel.Yazmak aslında zor iş.Duyguları düşünceleri düzgün iletmek zor.Yazmak güzel iş, kendini de keşfediyorsun yazarken.Yazmak aslında okumaya teşfikediyor insanı.Bu nedenle yazan okur da aynı zamanda.Okuyan da okur zaten ayırım yapmaz.Okuyan kötü olanı da okur iyi olanı da okur :) Çok mu politik oldu yahu :)
8-Bu blog sahibi ile karşılaşabileceğin yerler?
Ah bu blog sahibiyle en az karşılaşabileceğin yer evi olsa gerek te en sık nerde nerelerde acıbadem,Suadiye,caddebostan sahil,capitol,kadıköy,anadolu sağlık merkezi,d&r,remzi kitapcısında,madoda mudoda modada :) amanin daha çok ama en sık bunlar sanırım :) yoksa açılım çok yani :)



Şimdi hazır yazabiliyorken devam edeyim.Kızım İdrar yolu enfeksiyonu oldu.Geçen perşembe gecesi saat 2 gibi mıkırdanınca yanına gidip bakayım dedim.Odasının kapısından baktım uykuda gibi ama huzursuzluk var biraz sanki.Yanına gittim bir öpücük baktım yanıyor kuzucuğum.Ateşini ölçtüm 39 hemen acilde aldık soluğu.Fitil falan ateş düştü.Boğaz kültürü yapıldı idrar örneği için idrar poşeti takıldı evimize döndük.Ertesi gün ateş yükselmedi ama kusma başladı.Çiş örneğini de anca alabilip test için götürdük.Sonuç idrarda enfeksiyon:( Durum böyle olunca kızımı kaptığım gibi vakit kaybetmeden Dr un bulunduğu hastaneye gittik.Giderken yatıracaklarını tahmin ettiğim için çantamızı toparlayıp gittik.Ve hastaneye yatırdık kuzumu.Bu arada İpek böceğim masum masum vücudunu ele geçirmeye çalışan bakterilerden habersiz bizimle oyun oynamaya çalışıyor,arada yorgun düşüp uyumak istiyordu.Doktor da idrar yolu enfeksiyonu konusunda hemfikir olunca bir dizi tahliller için kan alınıp serum takılması gerekti.Bebeklereden kan almak serum takmak zor iştir.İncecik damarı bulmak ki bir çok bebek pofudik olduğundan damarı görmek daha da zor olur.Neyse ki damar krizi yaşamadan tek bir seferde işlemi halledebildik.İpek kuzum aşı olduğu zaman ki kadar ağladı:( Ve geçen 3 gün boyunca hastanede antibiyotik ve serum tedavisine devam ettik.Şimdi evimizdeyiz.Antibiyotiğini ağızdan veriyoruz.


İdrar yolu enfeksiyonu kız bebeklerde daha sık rastlanan bir durum.Anatomik olarak idrar ve dışkının yolu birbirine çok yakın.Bebeklerde bu durum daha önemli çünkü kaka beze yapıldığından bulaşma riski çok yüksek.Ayrıca kızlarda idrar yolu da erkeklere göre daha kısa.Yani koruma cok zor.Bu nedenle kaka temizliği mutlaka önden arkaya yapılıp çok sık sabunla yıkamamak gerekli.Şimdi kontrol günümüze kadar evde tedaviye devam.Ateş yok kusma yok bol su içimi var :) beslenmesi iyi:) tekrarlamaması gerekiyor.Tekrarında başka anatomik problemler ortaya çıkabilir ki bunu düşünmek bile istemiyorum.

Yenianne nin mimi çok yakında bu blogta

yenianne en kısa zamanda yazılacak mimin.Kısacık aracık derecik bulunup yollanacak sıcacık ,tazecik

14 Ekim 2009 Çarşamba

teledünya ve anne tv ve ve konuşma işi

Ayşe kızım şu sıralar 'bababa dada  ababa ' ve kendince anlatmaya yönelik sesler çıkarmaya devam ediyor.Kimi zaman çığlıklar eşliğinde şarkı söylüyor.Ben her ne kadar anne anneciğimmm anne diyelim hadi hep beraber annnneee diye evin içinde dolansamda, kızım  yüzüme bakıp baba abababa dese de vazgeçmek yok :) anne diyecez anne :) Gerçi bebekleri çok zorlamamak gerekliymiş.Konuşmak ,anlatmak yaptığımız her şeyin sırasını biir birr söylemek lazımmış.İnsanlar konuşmayı doğal öğrenme sürecinde dudaklar ,ses ve cümleler arasında ilişki kurarak öğreniyorlar.Dudaklarda oluşan şekil, çıkan ses ile beyinde anlamlandırılıyormuş.Ve zaman içinde cümleler kurmayı öğreniyormuş küçük insanlar.Eğer bu doğal ortamımızda televizyon açık ise bebekler anne babanın sesinden çok televizyonun sesini dikkate alırmış.Televizyonun açık olduğu bir ortamda bebek dudak hareketi ile sesi birleştiremediği için beyin yapıları karışabiliyormuş.Özellikle klip sendromu ile başlayıp otizm e kadar beyin gelişim geriliğine sebebiyet verebiliyormuş.Bizim evde akşamları televizyon izlenir.Gündüzleri bakıcımız televizyon konusunda hassas olduğu için televizyon pek açılmaz.Ara ara haberler veya yemek programlarını izler.Benim evde olduğum günlerde  nikelodeon tv sünger bob izlenir.Evet televizyonun sakıncalı olduğunu düşünüyorum.Uzun süre izlenimlerde bebeğe ciddi öğrenim zararları verebilir.Bence zamanlama da önemli.TV başında geçirdği zaman önemli ,bir de oyun oynarken birebir iletişim içindeyken tv sesi bile olmamalı.Bebek uyuduktan sonra tv izlemek daha zevkli :) Tabi bebeklerinin uyku sorunu olmayan aileler için :)


İş dönüşü eve varınca bazen çok neşeli oluyor gülücükler saçıyor bana :) bazen somurtkan olup , yüzüme bile bakmayabiliyor :( Ben her iki durumda da aynı tepkiyi vermeye çalışıyorum. Eve gittiğimde ilk işim kızımla özlem gidermek yuvarlanmak şarkılar söylemek .... En az 20 dakkikamız bu şekilde geçiyor. Aslında sonrasında da yine ayşe ipek oluyor.Biraz yoğurt meyve veya muhallebi yemek ,banyoda sularla köpüklerle oynayıp , aromatik bebe yağlarımızla masaj keyfi yaşadıktan sonra, pijama giyilir saçlar taranır bu sırada baba eve gelir biraz onun kucağında vakit geçirilip, süt içtikten sonra  masallarla yada ninniyle uykuya dalar minnoşum.Büyüme sürecinde gereken sevgi ,ilgi ve bakımı alan bebekler okul başarıları ,sosyal becerileri ve insan ilişkileri daha kuvvetli oluyormuş.Zaten  onu o kadar çok seviyorum ki , uykusunda bile özleyebiliyorum :)  Konuşmaya başlayacağı günleri çok merak ediyorum.Aslında çocuk delisi bir anne olup kızımı şımartmak ta istemiyorum.Bu oranı ayarlamak ise ayrı bir beceri sanırım.Şımartma ile sevgi arasındaki oranı bulabilmek ise tecrübe ile olacak .Yeni serüvenler devam edecek anne öğrenecek :)

10 Ekim 2009 Cumartesi

acaba yürüyor muyum ?


Kızım 8 ay 10 günlük :) 9. ay içinde büyümeye devam ederken 9 kg 200gr  cık. Artık neredeyse her söyleneni anlıyor.Tatil sonrası tekrar işe başladım.Tatilde rutin durumlarını tekrardan toparlayıp yemek, uyku, oyun ,banyo düzenimizi rayına sokup, tam da refaha ulaştık derken ben işe başladım ve kurduğumuz düzen puff gittiiii.Bazen ne kadar düzen kursam da , planlar yapıp rota belirlesemde sonuçta günün büyük bir kısmını kızımdan ayrı yaşadığım için ortada maalesef planlarımla alakası bile olmayan bir düzen beliriyor.Bu çocuk işinde anne asıl yükü omuzlanan kişi oluyor.Baba ne kadar yardımcı da olsa hem ruhen hem fiziken anne kadar etkilenmiyor.Şimdi baba olanlar kızabilir  elbet :) Ama bunlar benim şu an hissettiklerimdir.

Ayşe İpek yakında yürüyecek gibi  :) Bugün bağımsız olarak bir adım attı gibi :) gibi diyorum çünkü adım atar atmaz yere oturuveriyor.Biraz kendine güvenmesi için teşfik ediyoruz.Ama hemen yürümesi için çok çaba göstermiyoruz.Kendi keşfedip uyguluyor :) Artık her konuda daha bilinçli.Bize yaptırmak istedikleri için mücadele veriyor.İstediği objeyi eline geçirebilmek için vücut dilini ve sesini ! kullanarak bize isteklerini yaptırmaya çalışıyor.Bu bebek milleti aslında çok uyanık :) Siz farkında olmadan kaleyi içten fethedercesine usul usul bir bakmışsınız her istediğini yaptırır hale gelivermiş :) Çünkü bebekler aslında sadece kendilerini düşünür.İnsanoğlu da tıpkı diğer canlılar gibi yaşamak için hayatta kalabilmek için yaşamı öğrenir.Amacı sen değilsindir.Bu öğreme sürecinin başlarında anne-baba-bakıcı birebir kim varsa bebekle haşır neşir mutlak aynı paralelde olması gerekir.Yani aynı paralelde olsa iyi olur :)

Bebekler kendini düşünür derken bebekler duygusuzdur anlamında değil elbet :) İstekleri kendilerini güvende hissetmek.Ve öğrendikçe daha fazlasını öğrenmek istemek.





4 Ekim 2009 Pazar


Bugün yağmur vardı istanbul da. Bugün biz ailecek assk cafe deydik.Keyifli bir gün geçirdik.Ayşe İpek yine tanıdık tanımadık herkese gülücükler atmaya sevimlilikler yapmaya devam etti :) Köprü yine kilitti.Alıştık mı ne? Artık bir zaman sonra tepkisizleşiyor insan sanırım :) İstanbul da yaşamayanlar' bu trafikte yaşanmaz'diyor İstanbul da yaşadıkça trafikte fotograf çekmeye bile başlıyosun o ayrı :) Kuzum büyüyor. Yarın 9.ay doktor kontrolü var.Bu aydan sonra kontrol muayeneleri iki ayda bir olacak.Senelik iznimin bir bölümünün bitmesine bir güncük kaldı :( Yine ayrılık, yine telefon ucunda ki anne :( çok özlüyorum çokk ... 


Bugünlerde Ayşe İpek yürüme alıştırmalarında.Bir süre ayakta durabiliyor.Adım atacakken yuvarlanıyor:) Kitaplarını tanıyor.Oyuncaklarıyla daha ilgili oynuyor.Gel gel , bay bay , el çırpma yapabiliyor.Sevdiği şarkılarda oturduğu yerde popo hareketiyle oynuyor :) ayaktaysa ayağı ile oynuyor :) Ara ara naralar atıp uzun uzun gevezelik yapıp bla bla bişeyler anlatmaya çalışıyor.Hayır ın anlamını biliyor.Yasak olanları izin olmadığını anlıyor :) ama yine de yapmak istiyor:) Yasağın cazibesi çekiyor yavrumu :))Biz de oyuncaklara dikkat çekiyoruz şimdilik ilgi yönünü değiştirmeye çabalıyoruz.Anne baba yanındaysa yabancılar dost , anne baba yoksa yabancılar düşman oluyor :) Tüm bunların dışında hayatta hızla değişen gelişen şeyler oluyor ama ,hepsi teferruat kalıyor.

30 Eylül 2009 Çarşamba

Güzeller geldi hanım heyy


                  

                   Yoğurt güzelim




                        
                          Fiyonk Güzelim







                       Poz Güzelim





                       Emekleyen Güzel




Tatilden döndük.Bayram güzel geçti :)  Antalya ,deniz ,güneş , kış başlangıcında iyi geldi.Kızım ilk kez uçağa bindi,ilk kez denize girdi ,ilk bayramını geçirdi ,ilk bayram harçlıkları alındı :) ilklerin çok olduğu bir ay daha geçti gitti :) Aslında yazılacak çok şey var .Deniz suyunu çok sevdi kızım.Uçakta ağlamadı hiç.Kuzenleri ile oynadı :) Bayram izni ile yıllık izin ve haftalık süt iznimi birleştirince uzuuun bir tatil oldu.Ne iyi oldu :) Kızımla Kocamanla çok güzel vakit geçirdik :) İznim bir kaç gün daha devam ediyor.Kocaman işe geri döndü.

Ayşe İpek 8.ayını da doldurup 9 dan gün almaya başladı.Bugün 9 ay 1 günlük :) Zamannnn çabuk mu geçiyorsun ? İyi mi ediyorsun? Kötü mü? Her ne ediyosan bizler için iyi olan olsun. Zaman boşa geçme emi .