12 Kasım 2010 Cuma

http://ipekligunler.blogspot.com

yazmayalı ne kadar zaman olmuş.yakında ipekligunlerle burdayım.buluşalım

12 Ekim 2010 Salı

kararsız zamanlar

Öyle böyle derken yeni evimize taşındık bile.Yenilere alışmak benim için çok kolay değil.Bu nedenle yeni eve alışamadım henüz.Yine de birçok yönden bizim için daha uygun ve kullanışlı olacağı kesin.İşime yakın eve daha çabuk ulaşabiliyorum.Gelecek dönem için ayşe ipegi kreşe başlatma düşüncemiz var.Kreş benim iş yerime çok yakın.Dolayısıyla fazla vakit kaybı olmadan beraber gidip gelebileceğimiz bir mevkiide.Ev yenilenince içimden taşan eşyaları da yenileme isteğini durdurmaya çabalıyorum.Yoksa bu durumun bir sonu yok.

20.ayın içinde olan yumurcak kuzum artık dilimizi daha iyi anlar hale geldi.Şimdi birebir yaptığımız hareketleri taklit etmeye başladı.Örnek olmak ne zor işmiş yahu.Herşeyi kendisi yapmak istiyor.Yemek yemek, giyinmek ,soyunmak, evde ne var ne yok elinden geçsin istiyor.İsteklerini yaptırmak için daha fazla çaba sarfediyor.Çünkü zaman zaman yapmaması gereken işlerede el atıyor.Kandırmak ,oyalamak artık eskisi kadar kolay da değil.Hiç unutmuyor hafızaya kaydettikten sonra bir şekilde tekrar deniyor.Tepkileimizi ölçüyor.Kararlılığımız karşısında bazen isyan ediyor.Bağırıyor, ağlıyor, kendini yerlere bile atabiliyor.Böyle durumlarla başa çıkmak gerçekten sabır işiymiş.Okuduğumuz kitaplar ,uygulamalar,örnekler falan hep havada kalıyor.Gecen haftasonu alışveriş için bir merkeze gittik.İpeği durdurabilene aşkolsun.Oradan oraya koşmak, kendi başına olur olmaz heryere dalmak, kucağa almamıza bile izin yok baktık olacak gibi değil hemen evin yolunu tuttuk.İpeği güç bela kucağıma aldım ve gözlerinin içine bakarak oldukça kararlı bir şekilde böyle davrandığın için eve gidiyoruz dedim.Üzgün bir ifade ile bakıp ne dediğimi anlamış olacak ki bağırmaları kesip yanağımdan öptü.Arabaya gittiğimizde koltuğuna oturdu ve sesini çıkarmadan eve kadar geldik.İçimin yağları eridi denir ya işte aynen öyle bir durumdu.Ya istediği gerçekten oradan çıkmaktı ya da ne yapacağını bilemediği için bu şekilde davrandı bilemiyorum ama kararlılığım işe yaradı diye düşünüyorum.Peki şimdi bir alışveriş merkezine gitsek yine aynı mı olacak acaba?

Geçtiğimiz aylarda yaz döneminde ipeğe emzik bıraktırmıştık.Aynı döneme bez bırakma çiş eğitimide denk gelince yine o dönem konuştuğumuz bir pedegog olmaz kötü yapmışsınız iki olayı birlikte bırakmak iyi olamamış emzik için geri adım atın diye önerdi.E tabi pedegog böyle söyleyince biz vah tüh çocuğa ağır gelmesin deyip emziği aa bak bulduk deyip geri çıkarmıştık.Hal böyle olunca bir iki güne kalmadan çişini kakasını tuvalete yapan kuzu birden döndü.İmkanı yok oturaga tuvalete yapmaz oldu.Ve biz çaresiz tekrar beze dönüş yaptık.Sanırım kafasında bez ve emziği birleştirmişti.Biri geri dönünce diğerini de bıraktı.Aradan 3 aya yakın bir zaman geçti.Emziği bırakma işine geri döndük.3 gündür emziksiz uyuyor.Tabi gece uyanıp emme emme diye ağlıyor.Şu bir gerçek ki en kötü karar bile kararsız kalmaktan daha iyidir.Başta geri dönmeseydik şimdi emzik için ağlamıyor olacaktı.Ama bazen okuduklarımız çevremiz bir şekilde bizi etkiliyor ve davranışlarımızı yönlendirebiliyor.Herşeyin en iyisini ararken yanlış davranabiliyorsun.Tabi tecrübe ediyorsun ,kulağına küpe oluveriyor.Şimdi daha zorlu bir süreç başlıyor.2 yaş bakalım nasıl gelecek ve geceçek

9 Eylül 2010 Perşembe

yaz geçerken

Bu yıl yaz daha da çabk geçti.Bu yıl yaz güzel değildi.İyi ki çabucak geçti.Bu yıl yaz sevimsizdi , verimsizdi, neyse ki geçti (gibi).Hiç bir yaz bu kadar kış gelsin istememiştim.Kış geliyor ,ev değişiyor, yeniler geliyor, hayat dönüşüyor ve ben değişiyorum.Bir bayram arifesinde herkes alışveriş telaşındayken benim hayatımda farklı telaşlar var.

Bu yaz başında ipek çişini söylemeye başladı yaz sonuna geldik ve sanırım söylemekten sıkıldı.Geçtiğimiz haftayı evi sulamakla geçirdi.Krozetin yanından bile geçmek istemiyor.Oldu bişi ama bulacağız bakalım.Dedektif gadget anne versiyonu iş başına.Zorlama yok, ceza yok, istediğinde tekrar yapacaktır diye beklemekteyiz.Ancak zor işmiş cidden kayıtsız kalmak.Resmen gözümüzün içine bakarak salıveriyor sarı sıvıyı her yerlere.Bir sonra ki karede kendini yerleri silerken görebilirsin.Yanında küçük yardımcınla ,aaa yok yardımcı mı? yerleri silme işinde sanırım ben ona yardımcı kalıyorum.Bir de bunun mücadelesi var.Çişi yaptıktan sonra temizleme kısmına dahil olma çabasında yavrum.Yeniden lazımlık günlerine geri mi dönmeli? Yoksa bu sevdayı başka bahara mı ertelemeli? İnadım inad kıçım iki kanat mı demeli? yeniden kuruluğu mu sevdirmeli? yyoksa biraz bülent ortaçgil mi dinletmeli? Annenin kafası bu kadar karışıkken bir terapiste gözükmeli.

Çok yakın bir zamanda evimizi taşıyoruz.Çok iş var yapılacak.Çok az zaman var, ''yine yeni yeniden iki ayak bir pabuçta 2'' çok yakında burada.

30 Temmuz 2010 Cuma

Mutlu uyanmak

Sabah uyandı.Anneee aaannee  sesine de ben uyandım. Yataktan yuvarlanarak kalktım odasına gittim. yatağında ayakta kollar yukarıya kalkmış beni kucağına al dercesine annee aannee .  Kucağıma aldım.Kolları bacakları sarıldı hemen koala gibi.Başını boynuma yasladı.Bende sıkı sıkı sarıldım.Bebek kokusunu içime çektim.Yanımıza yatırdım . Sarıldık ,elini yanağıma koydu uyuduk.Sonra mutlu uyandık :)

18 Temmuz 2010 Pazar

temmuz 18 ay mı?

18.ayın içinde olduğumuz şu günlerde aslında pek keyifli olduğum söylenemez.Hastalıklarla başlanan bir yaz aslında hiç hazırlıklı olmadığım ,aklımın ,ruhumun tamamen farklı sularda yüzerken birden alarm durumuna geçmesiyle beni farklı bir yerlere savurdu diyebilirim.Neyse ki kısa zamanda toparlanıp kendimize geldik.Yaşadıklarımız hep kazandıklarımız mı? Büyük ölçüde evet diyesim var.

Bu postta hastalık yazmak istemiyorum.Sonuçta hepsi atlatılıp geçiyor.Geçişlerde de biz kazanıyoruz.Ne kazanıyoruz ? Tecrübe.Ne işe yarar? At bir kenara zamanı gelince anlarsın.

Evet 18. ayını dolu dolu yaşayan minik dünyalı güzeller güzeli kızım pek oyunbaz bişi oldu.Ve ben bu ay gelişmelerinin daha hızlı olduğu , artık bebeklikten çıkıp çocukluğa yol aldığına daha fazla şahit oldum .Ustaca bardak kullanımına geçme,kendi kendi yemek yeme, çişini oturağa yapmaya başlama,3 diş birden çıkarma, oyunlara daha hakim olma, yeni kelimeler (tatal,teyte,hala,niya=miyav, hau hau=hav hav, baban=babanne...)bunların yanı sıra daha anlam veremediğimiz bir çok bebek dili derken kızım büyüyor.
Bu yaz sonunda bezden tamamen kurtulmayı hedefliyorum.Umarım başarılı olabiliriz.Hem gece hem gündüz bezden kurtulmuş bir şekilde kışa gireriz.

Bez derdinden kurtulmanın yolu aslında bezi gerçekten bir dert olarak görmekten geçiyor sanırım.Bir de bu çişi krozet veya oturak neyse yapmanın keyifli bir iş olduğunu ! fark ettirmek işi kolaylaştırıyor.Netice de her çocuk bezden kurtuluyor.Biraz çocukta belirleyici bir faktör oluyor.Kesin belirti vermeyen ve oturak işine sevimli bakmayan bir bebek zorlanarak bez bıraktırma yoluna gidilmemeli diye düşünüyorum.

Aklımda yapmak istediklerim,Günümde yapamam gerekliliklerim,yaşanılan anda beklettiklerim ile vakit geçip gidiyor.Görüldüğü üzre her şey bekliyor.Temmuz ortasında sıcak bir gece yaşanıyor.Dışarıdan keyifbaz cırcırın sesi geliyor.

26 Mayıs 2010 Çarşamba

yeni

Yoğun geçen zamanlar,işsel içsel, dışsal, her anlamda 'yaşam bi dur yahu 'diyesim var ama ona bile vakit yok mu ne! Sonunda spor lu boyuta geçiş yapmış bulunmaktayım.Doğum sonrası aldığım tüm kilolarımı vermeme ramak kalan şu günlerde hem beynimizi ,hem vücudumuzu oksijenlendirip(kapalı spor salonlarında nasıl oksijen bulacaksak o ayrı hıh) yakında gıcırdama sesleri çıkaracak olan kemikleri biraz güçlendirip, ayağa kaldırmak gerekiyordu ki ,lazım gelen  içsel itici ivme ile kendimi spor salonuna atıverdim.Şimdilik herşeyden biraz başladım.Anne olmak hafif manyaklık hali ya ! hani insan zamanla alışır ,biraz daha relax mood devam etmek ister ya , işte ben hala nedense iş çıkışı kendimi eve ışınlamak istiyorum.Heey yetkililer duyun sesimi ışınlanma icad edilsin artık.

İpek 16. ayın içinde aslında neredeyse sonunda demek daha doğru olacak.17 ye ramak kalmış.17.ay ne hızlı geldin böyle ! Şaşkınım ! mutluyum! 17. yaş diyebilecek miyim? ne kadar uzak geliyor şimdi.Kızım 17 yaaşına geldiğinde ışınlama icad edilmiş olabilir mi? acaba ?  (taktım ışın olayına)  Neyse geçtiğimiz ay doktor kontrolü vardı.Büyüme hızımız güzel çok şükür yolunda şimdilik herşey.Ayrıca diş doktoru ile de ilk muayenemizi ilk kontrolümüzü gerçekleştirdik.Gece beslenmesi (sütü) kesilmesi gerektiğini bir kez de ondan dinledik.Gece beslenmesi çocuklarda erken dönem diş çürümelerine neden oluyormuş.Bu arada emzik bırakmak için uygun dönem olduğundan konuştuk.Ama emzik aşkı nasıl son bulur bilemiyorum.Emzik konusu ayrı bir roman olur .İpek uykuya dalış için emzik kullanıyor.Bu bile onda bağımlılık yapmış durumda.Çözüm yolları elenip süzülecek.Şimdilerde gündemimizde her yere tırmanmak , en yukarılara çıkmak ve ordan dünyaya bakma isteği var.Çıkabileceği en yüksek yere tırmanabilmek için her türlü alet edevat kullanılır duruma geldik.Hafta sonu arkadaşlarımız ile fener parkındaydık.İpeğin tek isteği masanın üstünde olmaktı.Çünkü evde sürekli masaya çıkar konumdaydı.Ve dışarısı onun için farklı bir durum değildi, masa yine masaydı ve ipek o masanın üzerinde durmalıydı.İşte o anda anne kişisi anladı ( biraz geçte olsa ) evde izin verdiğin durumlar dışarıda karşına istemediğin davranışlar olarak çıkabilir.Anne baba olmak zor zanaat.Şimdilerde eğitim konusunda ara ara ikileme düşüyorum.Sürekli kısıtlı yaşatan, devamlı itiraz eden, ikaz eden , onay vermeyen negatif anne olmak istemiyorum.Zaten bunun ipeğede bi faydası yok.Yumuşak geçişler yapmaya çabalıyorum.Emek harcıyor , boguşuyor , güç sarfediyor , yollar arıyor ... aslında yapmak istediği şey tehlikeli de olabiliyor.Kızımın bu uğraşlarını boşa çıkarmak istemiyorum.Onun kan ter içinde tırmandığı bi yere olmaz deyip başarı duygusunu kırmak istemiyorum.Ama zaman zaman zor durumlar yaşıyoruz.

Bugünler yoğun geçiyor.Bir minik daha gözlerini açtı dünyaya.Henüz ilk haftalarını yaşıyor.Hoşgeldin elif naz kızımız.İpeğime bir arkadaş ,bir kardeş daha geldi ne güzel .





14 Nisan 2010 Çarşamba

Ateşli,ateşle geçen günler

Geçen hafta çarşamba sabahı güzel geçen bir gecenin sonunda iyi uyumuş ve uykusunu almış anne baba olarak uyandık.Sabah her zaman ki işe hazırlık süresinde ipek hanım tıkırtılara uyanınca farkettik ki ateş kol geziyor.Ölçtük 38.5 !  Tabi ilk olarak neye uğradığımızı şaşırdık.İpek ateşin vermiş olduğu halsizlikle çakmak çakmak gözlerle bize bakıyor.Kafamda bin soru? acaba neden çıktı bu ateş? ne olmuştu ? İpek te bulguları araştırmaya çalışırken bir yandan da kıyafetleri çıkarıp biraz olsun ateşi azaltma çabasına giriştik.İpek hastalandığında içimde inanılmaz bir sıkıntı oluşup ,tarif edilmez bir keyifsizlik çöküyor üzerime hemen.Tahminimce bütün annelerde,babalarda aynı durum oluşuyordur.İşte bu düşüncelerde dolanırken beynim ,aklıma idrar için örnek alıp hastaneye tahlile götürmek geldi ilkin.Evde idrar örneği için idrar torbasından ve steril idrar kabından bulundurduğumdan hemen ipeğe takıp biraz bekledikten sonra aldığım idrarı yarım saat içinde hastaneye yetiştirdim.Bu arada ipeğin ateşi biraz olsun düşmüştü.İdrar sonucu temiz çıkınca derin bir ohh çektim.Çünkü en büyük korkum idrar yolu enfeksiyonu geçiriyor olmasıydı.Neyse ki idrar temiz çıkmıştı.Ama telefonla evden gelen haber ipeğin ateşinin tekrar yükseldiğiydi.Şimdi bu ateşin sebebini bulmak gerekiyordu.Soluğu doktorda aldık.Tabi o kadar kolay olmadı.Doktorumuza ulaşmak randevularını ayarlamak gerçekten zordu.Aslında sağlıklı muayeneler için gidilen doktorlara nedense çocuk hastalandığı vakit, ulaşmak pek kolay olmuyor.Doktor muayenesi sonrasında genel anlamda ateş dışında bir bulguya raslanamadı.Ancak ateş yükselmeye devam ediyordu ki 39 derece ateşle ibufen şuruba rağmen anca 38 lere indirebiliyorduk.Bir taraftan soğuk uygulamalar bir taraftan paranox fitiller ama nafile ! Ateş 2 . gün 40 dereceyi bulunca biz vakit kaybetmeden tekrar doktorda bulduk kendimizi.Kan tahlilleri yapıldı.Boğaz enfeksiyonu tetkiki için kültür alındı.Bu arada bizim bıdığın 40 ı bulan ateşle hastanede herkese gülücükler saçıp, pek te keyfi bozulmadan nasıl durabildiğine hala hayret ediyorum.Çıkan ilk sonuçlar da iyi olunca Doktorumuz bu durumun 6.hastalık denen ve 6 ay ile 3 yaş arasında bebeklerde ,sadece bir defaya mahsus görülen viral bir enfeksiyon olduğunu söyledi.İlk 3 gün yüksek ateşle seyredip ateş sonrasında vücut genelinde yaygın kırmızı döküntülerle seyreden tedavi olarak ise sadece ateşe yönelik ilaç tedavisi uygulanan bir hastalık olduğunu anlattı.Bu ateşle çok ciddi bir hastalık bekleyen ben ,doktorun anlattıklarından sonra neredeyse virüsü sevecek , sevimli bulacak hale gelmedim desem yalan olur.Ve 3. gün sonunda ateş nihayet düştü.Hafif kızarıklar sonrasında; atlatılmış bir 6.hastalık la iştahsız bir bebek,gecelerde ateş ne durumdadır diye psikoza bağlamış bir anne , giyisileri her çıkartışımızda acaba üşür mü ? diye telaşlanan bir baba kaldı.Bu hasatalık bebeklerde iştah azalması huzursuzluk yapabiliyormuş.İpek daha yeni yeni iştah konusunda kendine geliyor.

Tabi bu arada internette 6. hasatlıkla ilgili ne var ne yok okundu.Belirtiler İpeğin belirtileri ile birebir aynıydı.Tabi her çocukta aynı olcak diye bir durumda yok.Uygulanan tedavide doktor önerisine göre kullanıldı.Bebeklerin boy ve kiloları birbirinden farklı olacağı için ,kullanılacak dozlar buna göre değişebilir.Zaten doktor önermediği sürece çocuklara ilaç vermek çok ciddi sonuçlara neden olabilir.Aman dikkat..


4 Nisan 2010 Pazar

bahar geldi hoş geldi



Hava çok güzel olunca kendimizi bahçede bulduk.Bahçe güzelim papatpayalarla doluydu.Çimenler çiçekler biçilmeden keyfini çıkaralım istedik.





İpek çok keyifli bir pazar geçirdi.Papatyaları burnumuzun içine sokup, ya koklarsın ya burnunda papatya ile yaşarsın modundaydı.





Şimdilerde dışarıda olmak yürümek, koşmak ipek için yeni keşfedilecek ,deneyimlenecek zamanlar demek oluyor.Ve bu deneyimlerde nedense hiç müdahale edilmek,engellenmek istemiyor.Bahçeye kadar çıkınca hızımızı alamayıp moda ya kadar gidivermişiz.Moda da çocuk parkında neredeyse bütün çocukların ,yaşıtlarının peşinde dolanan yer cücesi kesinlikle ipek ti.Hatta yine 14 aylık bir bebeğin elinden tutup yürütmeye çalışan da ipekti:) Aklınca el ele tutuşup gezecekler :) Bu bebekler ne çok şey biliyorlar yahu




1 Nisan 2010 Perşembe

1 nisan fatih doğdu

1 nisan 'ın en güzel tarafı küçük yiğenimin doğum günü olması.Fatih kuzum doğum günün kutlu olsun yakışıklı bıdığım.Hayatın boyu hep mutlu ol , sağlıklı ol . Mertim ve fatihim ikinizi de çok seviyorum.

31 Mart 2010 Çarşamba

mevsim değişir , dünyam değişir ,hastalıklar gelişir

Geçtiğimiz haftasonu için planlar yapıldı.Alışveriş listeleri gezilecek yerler, aktiviteler  ler ler ler...E peki ne mi oldu? İpek kuzumuz hasta oldu.Cuma günü tam gün izin sabahı uyandık ki ipek'ten öksürme sesleri geliyor.Bir iki derken bunun normal bir durum olmadığını anlamam pekte uzun sürmedi.Kahvaltı merasiminden sonra öksürük sayısında artma olunca doktoru ile görüştük ve başlamak üzere olan solunum yolu enfeksiyonu için tüm gardımızı almaya çalıştık.Biraz ıhlamur ,elma ,hafif tarçınlı çayımızı hazırladık.Ve akşama doğru ateş yükselmeleriyle birlikte burun akıntısı başladı.İlk iki gece ateş 38 derecenin üzerine çıktı.Biraz soğuk uygulama sonrasında baktık düşecek gibi değil ,ateş düşürücü verdik.Burun dolu olduğundan rahat nefes alıp veremediği için sık sık uyandı kızdı sinirlendi.İlk gecenin ardından ateşle devam eden gündüz de kah soğuk uygulamalar kah ateş düşürücü şurup içirme çabaları daha doğrusu ipeğin şurup içimem inatları derken ikinci günün gecesi de ateş düşürme burun açma çalışmaları ile perişan geçti.İpek şurup içme konusunda çok fazla zorlanan bir bebek.Asla ilaç içmek istemiyor.İçirebilmek için bazen elini kolunu tutmak zorunda kalabiliyoruz.İkinci ve üçüncü günü atlattıktan sonra biraz daha toparlamış durumda iyiye doğru gidiyor.Her gün yıkamaya gayret ettik.Bol bol el yüz yıkandı. İpek suyu çok seviyor.Suya girdiğinde rahatlıyor.Banyonun buharıyla burun delikleri nemlenip sekresyonun akmasını kolaylaştırıyor.Ayrıca serum fizyolojık ile burun deliklerini sürekli yıkanmaya gayret ettik.Yastığını biraz yükseltip gece içe olan akıntıyı biraz olsun önlemeye çalıştık.Şimdi öksürük için ıhlamr ve zencefil çayına başlamayı düşünüyorum.Faydası olursa (ki olacağına inanıyorum)burada yorumlarını yazarım.

Yeme düzenimiz biraz bozuldu.Artık kendim yerim dönemine de girmenin etkisiyle bizim verdiğimiz yiyecekleri kabul etmiyor.Umrım geçici bir durumdur.İpek ek gıda başlama döneminde hiç sorun çıkarmakdan tüm yiyecekleri kabul etti.Şimdi red durumlarına alışık olmayan zavallı anne ben tepki vermemeye çalışsamda kafama takılmıyor, içim sıkılmıyor diyemeyeceğim.Yeme konusunu çok dallandırıp budaklandırmadan normal bir süreç olduğunun , bunun bir oyun oynama şekli olmadığının bilincinde olsun istiyorum.Şimdilik eline verdiğimiz kaşık çatallar yarı boş yarı dolu ağıza gidiyor.Ama eskisi gibi dolu dolu yemek yemiyor.

çocuklar çabuk hastalanıyor ama allahtan iyi takipte çabuk toparlanabiliyorlar.Havalar güzelleşse biraz güneş görsek iyi olacak.İpek biraz toparlandı derken şimdi bizde belirtiler başladı.Umarım bu mikrop bir an önce hayatımızdan çıkar gider ya üff ...

17 Mart 2010 Çarşamba

Giden bakıcı gelen düşünceler kararsız zamanlar

Evet biz de bakıcısından ayrılan aileler kervanına katılmış bulunuyoruz.İpek bakıcısıyla iyi anlaşıyordu ve şimdiye dek ipek çok özenli bakıldı diyebilirim.Bakıcı gittikten sonra bir kaç kişi ile bakım konusunda görüşmelerimiz oldu.Açıkçası annemin de geleceğine güvenerek biraz ağırdan almaya karar verdim.Şimdilik bu zamanları böyle geçiriyoruz.

İpek mart sonunda 14 aylık koca ,minoş bir hanım olacak :) Şimdiden yaz tatili için planlar yapıyoruz.Artık söylenenleri tam anlamıyla anlıyor, sandalyelere çıkabiliyor koltuk üstlerine tırmanıyor, herşeyin keşfinde olmanın mutluluğunu yaşıyor.Bizlerden saklanıp onu bulmamızı istiyor.Kapılar malesef ilgi alanında sürekli kapıları kapatıp bizim onu bulmamızı istiyor.Yani artık oyun kurmaya istediği oyunu yönlendirmeye çalışıyor.Arada ipeğin odasına onun çay takımları ile çay içmeye gidiyoruz.Büyük bir itina ile çayı hazırlayıp bize kendi elleriyle içiriyor :) Hele başımı tutup içmem için mimicik fincanı ağzıma dayaması var ki beni çok güldürüyor.

Bebektir anlamaz demek gerçekten çooook eskilerde kalmış olan bir düşünce.Bunu kızım büyürken birebir şahidi olarak yaşıyorum.Yeni bebek sahibi olmuş anne ve babalara kısacık deneyimim olan annelikte söyleyebileceğim şeylerden biri kesinlikle bebeğinizi hafife almayın olur.Çünkü doğduğu andan itibaren bebek tüm algıları açık sizin ne yapıp ne ettiğinizin peşinde oluyor.Sonunda ailenin sentezi olan bireyler oluşuyor.

İpekle ilgili yazmak istediğim çok fazla konu var.Zaman geçtikçe yeni yeni geişmeler hayatımıza girdikçe bu dönemleri kaçırmadan hemen kayıt altına almak istiyorum.Daha fazla fotoğrafını çekmek istiyorum:)

23 Şubat 2010 Salı

diş fırçası

İpek kuzumun dişlerine yenileri eklenmeye devam ediyor.Sanırım alttan iki adet daha dişi geliyor:) Ben ipeğin dişleri çıktıkça seviniyor mutlu oluyorum.Annelik dedikleri gerçekten hafif delilik hali sanırım.Şimdi dişlerimiz böyle pıtır pıtır çıkarken bakımlarına da başlamayı ihmal etmemek gerek.Hem ipeğin diş bakımı için alışkanlık kazanması hem de sağlıklı dişlere sahip olması için geç kalmadan diş fırçası edinmek istiyorum.konu ile ilgi hummalı bir araştırma içindeyken colgate in web sayfasını gördüm.Anlatımıyla akıcı bilgilendirici bir site olmuş.

Ayrıca Colgete in yeni ürünü sensitive pro-relief 'i iş yerinde denedik genel anlamda memnun kaldık.Fikrimühim olarak aldığım ilk üründü ve çok keyifliydi.



10 Şubat 2010 Çarşamba

mesele çocuk büyütmek değil

İpek son zamanlarda biraz inatçı,biraz benim istediğim olsuncu.Artık parmak yaşantısına geçtik.Parmakla hiç yorulmadan istediklerini gösterip, illede almak istiyor.Eğer bir şekilde elde edememişse anne ,baba ,bakıcı uygun görmediyse ,eyvah basıyor yaygarayı.Dışarıdan sesimizi duyan acaba minicik bebeğe ne oldu? N'pıyorlar bu çocuğa diyebilir.İlgisini çeken her nesne illa incelenecek.İşte mesele burda başlıyor.Malesef her şey izin verilebilecek durumda olmuyor.Bulaşık makinasından temizler çıkarılıp dolaplara yerleşirken, aradan dereden sıyrılıp elini attığı gibi bıçağı kapabiliyor, yada bir bardak avuçlanıp hızla kaçırılıyor.Evet bunları yaşayarak büyüyecek çocuklar.Belki deneyimleyerek hayatı öğrenecekler.Korumacı , sakınan anne baba çocuğa yapılan kötülüklerden biri bu kesin.Lakin çocuk yetiştirme ayrı bir sanat işiymiş.Çocuk boş bir küp ve onu senin örneklerin, verdiklerin dolduracak.Biraz sakin kalıp düşünmek ,biraz önceden planlamak, biraz hazır olmak gerek.Kriz anlarında ne yapacağımıza nasıl davranacağımıza karar vermek gerek.İpek istediği her ne ise ,elde edemediğinde artık daha büyük tepkiler vermeye başladı.Ancak başta hayır dediğim bir şeyi ağladığı için vermemem gerektiğini biliyorum.

Kısıtlanmak , engellenmek insan psikolojisinde saldırganlığa sebebiyet verir.İpeği engellemek istemiyorum.Daha yumuşak geçişler yapmaya gayret ediyorum.Ara ara ciddi anlamda sinirlerim gerilebiliyor.Böyle durumlarda şarkı söylemeye başlıyorum.Hem kendim sakinleşmeye çalışıyorum hem de ipeğin dikkatini başka yöne çekmeye gayret ediyorum.Çocuklar anne ve babaların davranışlarını taklit ederek öğreniyorlarmış.Stresinizi dışarı nasıl yansıttığınız çok önemli.Sürekli şikayetçi , memnuniyetsiz olmak hem kendimizi hem çevremizi yorar.


Kötü çocuk yetiştirmenin yolları nı kaleme almış bir yazar keşfettim.C.G.Salzman hepimizin anlayabileceği teknik bir sürü terim içermeyen, üstelik maddelerle yazmış kitabı.

Sabır önemli çocuk yetiştirirken.Ama aynı zamanda net olmak , öğretici olmak , kimine göre biraz idealist ,kimine göre biraz gaddar olmak gerek.Merhamet ,sevgi ,korumacılık ,yerine geçme hep karıştırılan davranışlar gibi geliyor.Sevgi kesinlikle verilmeli sevgi ile büyümeli çocuk.Ama sevgi veriyorum diye merhamet altında ezilmemeli koruma kalkanlarında büyümemeli çocuk.İşte bu uğurda katedilecek çok yol ,okunacak çok kitap, yaşanacak bir çok deneyim var önümde.Mesele çocuk büyütmek değil,mesele büyük çocuk yetiştirebilmede

5 Şubat 2010 Cuma

Hafta Sonu

Geçtiğimiz haftasonu Edirne de anneanne ve dedenin yanına gittik.Hem ipeğin doğum günü hem de bir yakınımızın nişan töreni derken kutlamalarla gecen bir hafta sonu oldu.İpek için zaman daha da eğlenceli geçti sanıyorum çünkü çevresinde ki herkes ipekle ilgiliydi.Bu ilgiye kanımca bayılan ipeğin durumdan hiçbir şikayeti yoktu.Kalabalık ortamda gerçekten bir hareket ve bereket oluyor.İpek daha aktif ,kıpır kıpır artık oyunlar oynamaya çalışan, oyunlar yaratan bir bebek oldu.


Doğum günü haftası olması sebebiyle anneannesi ipek için çok güzel pastalar börekler hazırlamış ancak hepsini biz yedik.İpeğin doğum günü haftası kilosal durumlar gözardı edilip hepsinden hem kendim hem kızım için yiyiverdim valla .Ayrıca gidilen nişan davetinde de verilen ikramlar hiç ziyan edilmeden afiyetle mideye indirilmiştir.Hiç utanılmadan işte burada da açık seçik beyan edilmektedir.Bir süredir kilo vermek adına yapılan çalışmalar sonuç vermedi mi ? elbette verdi tabi :) Eh birazcık ta buna güvenerek sanki 'yok yok çok yemedim ,tadına baktım' iç ses konuşmasıyla hafta başına ulaşılmıştır.

İpek ile yolculuklar da çok keyifli.Kızım gezmeyi çok seviyor.Artık gezme konusunda daha da bilinçli.Kapıdan dışarı çıkmak istediğinde bunu bize belirtiyor.Havalar ısınsa da rahat rahat dışarı çıkıp gezebilse miniğim:) Önceleri sokaklarda yerden bitme yürüyen bebekler gördüğümde çok şaşırır aynı zamanda çok sevimli bulurdum.Yer mantarı şeklinde yürüyen bir kızım var artık :) Biz ipeğin evde yürür olmasına alışmıştık ancak dışarıda yürümesi yanında minik minik adımlaması ayrı bir keyifli olur :)


Hafta başında doktor kontrolümüz var.Artık yemeklerimiz daha rahat ,uykular daha düzenli.Bizi daha iyi anlıyor ya da anladığını biz daha iyi kavrayabiliyoruz. Verdiği tepkileri ne yapmak istediğini bilir tepkiler.Gün geçtikçe yeni yeni aktiviteler öğreniyor ve uyguluyor.Şimdi gündemimizde tuvalet alışkanlığı kazanması var.İpek 11 ay itibari ile tuvaletin ne olduğunu anlamlandırmaya çalışıyordu.Şimdi oturak alma konusunda erken olup olmadığını doktoru ile görüşeceğim.Ama ben ipeğin tuvalet eğitimi için hazır olduğunu düşünüyorum.Öncelikle gözlem çok önemli.Hangi saatlerde nasıl davranışlar sergilediğini bilmek , ve sanırım ara ara oturakta oturmasını sağlamak gerek.Aslında bir an önce bezden kurtulsun istiyorum.Ancak bu bir süreç ve her bebek için değişik zamana yayılan bir süreç.

Hafta sonundan birkaç resim koyalım :)













Kapıdan kaçma çalışmaları

28 Ocak 2010 Perşembe

blogerrrrrr duy sesimi yahuuu

güncel yazılarım çıkın ortaya

erken kutlama ,doğum günü

Aslında 29 ocak olan doğum gününü bir hafta öncesinden kutlamaya başladık.Kızım yarın bir yaşına giriyor.29 OCAK 2008 saat 09:21 de doğmuştu.İşte bir yıl geçti ve şimdi bebeğim yavaş yavaş çocukluk zamanına yaklaşıyor.Geçen bir yıl unutulmayacak zamanlarla dolu dolu geçti.Doğduğunda kızımı ilk gördüğüm an ilk yanıma geldiği saniyeler kadife gibi yumuşacık ,ağlamaya çalışan bebeğim yanağıma ilk dokunduğunda susup minicik gözlerini açmaya çalışmıştı.İşte o an benim hayatımın en unutulmaz ve tekrarlanamaz anıydı.

Doğum günü için hazırlıklara birkaç gün önceden başladık.İmza pastanesine siparişimizi verdik.Nasıl bir pasta istediğimizi anlattık.Taptaze pastası için İmza ya teşekkür ederiz.Misafirlerimiz pastaya bayıldı.















Bunlar ipek için yaptığım civcivler :)


Yoğun kar yağışının başladığı o gün babannemiz ipek kızımız için çok güzel bir sofra hazırlamıştı.Kızımın ilk arkadaşı ecrin imiz de partiye geldi.Çok mutlu olduk.Bie önce ki gece de biz ecrinlere gitmiştik.Böylece birbirlerini gördükçe daha çok alışacaklar ve belki büyüdüklerinde biraz daha kalalım diyecekler kimbilir:)


                                  Nisan başında da ecrin in doğum gününü yapacağız inşallah :)




ipek 1 yaşında :)








bunlarda karlı manzaramız :)

Biraz kar yağışının yoğun olmasının verdiği tedirginlik biraz bir yılı geride bırakmanın verdiği şaşkınlık , sevinç, dinginlik nedeniyle çok fazla güzel fotograflar çekemediğimin farkına vardım.ipek kalabalık ortamda sürekli benimle yada büyük aşkı babasıyla olmak istiyor.




Bu güzel günümüzü bizimle paylaşan tüm dostlara teşekkürler





21 Ocak 2010 Perşembe

büyüdükçe




çok bilmiş çok..  büyüdükçe mimikler gelişiyor, tepkiler özelleşiyor






         süsüne pek düşkün :) takıp takıştırmayı pek seviyor . Kime çekti anlamadım ki :)

16 Ocak 2010 Cumartesi

farkında olmak mı?

Bugün depresifim biraz.Yok yok aslınla epey içim sıkılıyor.Arada, sanırım herkese uğrar bu nedeni belli olmayan sıkıntılı ruh hali.Aslında böyle zamanlarda bazen daha üretken olabiliyorum.Üretken olmaktan kastım yenilikler ,yani yeni kararlar ,yeni uygulamalar gibi.Kimi zaman ruhumun aynı yaşam periyodunun içinde yıprandığını ,kimileri için suyun yüzüne çıkıp nefes almak ihtiyacı, kimileri için suyun derinliklerine dalıp sessiz dinginlikte nefessiz kalmak ihtiyacı gibi adlandırılan zamanlara ihtiyaç olabiliyor.Sorumluluklardan sıkılıp , bir anlığına olsun beyninde yapılacak listesinden kurtulup kaçabilsek ne güzel olur.Sanırım yoga yapmayı öğrenmem gerek.Bir şekilde kendimizi sıfırlamadan ,hem vücut ama asıl önemlisi beyin olarak rahatlamadan , hayatın akış girdabında doğru seçimler doğru yönlendirmeler yapmak gerçekten zor.

Anne olmak bir anlamda meditasyon.Hem de ciddi bir meditasyon bence.Çünkü bebeğinin yanında ondan başka bir şey düşünemiyorsun.Eğer onunlaysan gerçekten onunla olmalısın.Bedenen, fikren , ruhen yoksa zaten minik cin bıdık hemen senin orda olmadığının farkına varıp sinyaller vermeye başlayıverir.

Aslında şimdilerde biraz kullandığımız ürünlerden beğendiklerimizden ,memnun kalmadıklarımızdan yazmak istiyordum.Vakit bulabilsem yazmak istediğim çok konu var.Ancak vakit içimde bir sızı ,geçip giden zaman hırsızı ...  Bu kadar bizi yiyip bitiren tüm enerjimizi çeken, akşama kadar yoğun tempo iş hayatı ,yaşamını devam ettirebilmenin tek yolu gibi empoze edilen düşünceler kumkuması ,her tarafından çekip çekiştiren kalite adı altında senin çalışan olarak daha nasıl sömürülebileceğinin kuralları hem bedenini hem beynini maalesef tüketiyor.Akşamları yani sana kalan tek zaman dilimi içinde ne tam olarak yapmak istediğini yapabilirsin ne de yapman gerekenleri.
Vee sonunda ne olur.? Sonunda yogaya gitmen gerektiğine karar verirsin ,sonunda meditasyona ihtiyaç duyarsın. Bunun için yine karşına çıkan işte orada gün gibi karşında duran zamansızlık sendromu sana tekrar tüm içtenliğiyle merhaba der .

Hem para kazanabileceğim hem vakit ,nakit,olarak sömürüldüğümü düşünmeyeceğim dahası sömürülmeyeceğim bir işim olmasını istiyorum.Az elemana çok iş yaptıralım böylece sabah öğle akşam ve hatta hafta sonları çalıştırabileceğimiz elemanlar yaratalım zihniyetindeki insanların düşünce sistemlerinin değişmesini istiyorum.Ama en çok en çok olsuncular varya hani çevremizde ''olsun ben çalışırım olsun ne yapalım gelirim ,kalırımcılar '' onların mantalitesinin değişmesini istiyorum.Kimileri var çocuğu evde ama umrunda değil ''ne yapayımcılar'' diyorum bunlara ben .Bu tiplemeler değişmediği sürece ne yazıkki primler onlara gibi görünmeye devam edecek hayat .

Çıkacak çıkacak bakalım bu sıkıntılı ruhsal durum ,bir olaylar yumurtlayacak......Ama asıl tez zaman yogaya başlanacak.....

2 Ocak 2010 Cumartesi

12.ay







   

12. aya girdiğimiz şu günlerde üstten 3.dişi büyümeye devam ediyor.Yanında ki diş te çıkacak gibi ama daha uç görünmedi.Yakında o da çıkar diye düşünüyorum.Dişler yavaş yavaş geliyor.Henüz 3 küçük dişi var minnoşumun.Yemekler aynen davam.Her ne kadar artık sofra yemeklerine geçtik desekte ipek için ayrı yemek yapmaya devam ediyoruz.Öğle yemeğini kırmızı et (kıyma ) ekli sebze püresi veya yemeği olarak yapıyoruz.Sabah kahvaltılar da pek seçenek yapamıyoruz.Ara ara zeytin veriyoruz.Tuzu alınmış zarı soyulmuş siyah zeytini çok seviyor.Genelde eti nin bebek ekmeğini kullanıyoruz.Labne peynire devam.Azıcık taze kaşar verdiğimiz de oluyor.Pekmez veya reçel mutlaka oluyor.Yumurta sarısı bazı günler üst üste bazen aralıklı yediriyoruz.Geçen gün ilk defa ev yapımı az şekerli ,az yağlı ,portakallı, cevizli kuru üzümlü kek yedirdik .Sevdi bıdık.Akşamları bizimle sofrada o günün yemeğinden azar azar veriyorum.Akşam yemeklerini bizimle yemek çok hoşuna gidiyor.Tok bile olsa mutlaka masada olmak istiyor.Geçenlerde yeni neler var diye internette gezerken sandalye üzerine monte edilebilen bebek koltuklarından gördüm.Mama sandalyesinden daha pratik.Sandalye üzerinde yükseltici görevini görüyor.Böylece bıdıklar masaya daha yakın oturuyor. Hemen almalı.

Bez olarak prima kullanıyorduk.Ancak idrar kokusunu dışarıya yoğun bir şekilde verdiği için ,deneme amaçlı molfıx aldım.Tam da üst dişinin çıkma dönemiyle çakıştı. Bez değişikliğinden midir karar verememiş olsam da popoda pişik oluştu.Hametan ile düzeldi.Şimdi kalan molfixleri tekrar kullanıp kullanmama konusunda kararsız kaldım.Alt dişlerin çıkış aşamasında pişik olmamıştı.Prima pişik konusunda başarılı ancak koku çok rahatsız edici.İpek kaka yaptığında artık hemen elini poposuna götürerek belli ediyor.Görüntü çok şirin.Artık ona bir oturak alma vaktidir sanırım.İstediğini ulaşamayacağı bir yerdeyse parmakla göstermeye başladı.

Çoraplarını çıkarıp tekrar giymeye hatta arada bebeğine giydirmeye çalışıyor.Kıyafetleri çıkarma konusunda istekli ancak giyme konusunda oyunlarla zar zor giyiniyoruz.Özellikle banyo sonrasında ipeği giydirmek epey efor gerektiren bir hal aldı.Bezini değiştirmek te bir o kadar zor şu sıralar . Bez bağlanırken ne şekillere giriyorum,ne hallere sokuyor beni bıcırık.Zaten kızımla birlikteyken ilgisini çekmek için çıkardığımız sesleri dışarıdan duyan birileri varsa ne düşünüyorlardır çok merak ediyorum. Sürekli evin içinde tur atıp özellikle mutfak dolapları ,çekmeceleri itinayla karıştırılıp,plastik kapların içlerinde yemekler pişiriliyor.Sonra ille yanında kim varsa yediriliyor.Aslında cocuklar ayna gibiler.Çoğu zaman ,ne görürse onu yansıtıyor.(Şimdi burada tabi biz evin içinde çıplak gezmiyoruz.kıyafet konusunda ipek tamamen kendi duygularını yansıtıyor o ayrı ) İşte durumlar böyleyken böyle.

Gece uykuları bir ara rayından çıkmış her gece nöbette geçen yaşam şekli bu aralar düzene girmeye çalışıyor.Artık gündüz uyku süresini biraz azaltıp gece uykusunu daha uzun uyuması için akşamları saat 21:00 gibi yatırmaya çalışıyorum.Gece de bir veya iki kez uyanıyor.Uyandığı zaman da eğer aç değilse hemen uykuya dalıyor.Ama aç ise uyumamak için direniyor.Sabahları 7 gibi uyanıyor.Aslında biraz daha uyusa gece uykusu daha rahatlayacak ama ille uyanıyor minnoş.

Yakın arkadaşlarımdan biri hamile.20 Haftalık bebeğimiz bir kaç ultrason deneyiminden sonra nihayet cinsiyeti konusunda bize bilgi verdi.Kızıma bir kız arkadaş daha geliyor .Kız olacağı haberini alınaca bebek mağazalarından ayağı kesilmeyen ben görüp bayıldığım hastane çıkış setini aldım minnoşa.Açıp baktım şöyle aklıma İpeğim için alışveriş yaptığım , o zamanlarda henüz tanışmadığım kızıma yaptığım alışverişler geldi aklıma.Aldığım minnacık pantolonları , badyleri yıkayıp ütülediğim zamanlar geldi.Ne güzel ne özelmiş.


Kızımla yaşadığım her an ,her ay özel, keyifli,güzel .  Resimden de anlaşılacağı üzere bu günler dağınık , özgür bol hareketli .. toka moka yok bu günlerde ...