9 Aralık 2009 Çarşamba

kaliteli misin gelin ? çaydan mı geçtin? yanaklar al al olmuş ne yedin içtin?

10.ay bitirip 11. aya başladığımız bu günlerde pek çok şey değişti.Uykular bir kere en başta değişim gösterenler arasında.Hele şimdi bir de bayram oldu ,anne evde birde üstüne yıllık izin eklenmiş ohh 12 gün ipek hanımla beraberiz . İzinde olduğum hafta boyunca bakıcı teyzemizde bizimleydi.Bu sayede ben biraz kendimle ilgilenebildim.Sürekli çalıştığım için iş saatlerinde özgürce dışarılarda olmak biraz garip hissettirsede , uzun zamandır yapmadığım kadar sorumsuzca hiç bir şey düşünmeden taksimi gezdim.Metrobüse bindim ilk kez. Metroya binmeyeli de epey olmuştu:) Sanki istanbulda yaşamıyormuşum gibi hissettim.Sanki başka bir şehirden gelmişim.İpek doğduktan sonra taksim bize pek güvenilir gelmediğinden (tinercisi ,bombacısı göstericisi ,sanki başka yerde yok ) gidememiştim.Zaten olan ,kalan zamanımın hepsi kızımla geçtiğinden , kendime ait zaman yakalayınca lüx oldu gerçekten.

İpek kuzum artık yürüme olayını tamamiyle çözdü.Çok rahat hareketlerle köşeler dönülüyor , koltuklardan pıtır pıtır iniliyor,engeller usta hareketlerle aşılıyor.Evi yeniden keşfediyor.Odasının ona ait olduğunun , kendi eşyalarının orda olduğunun bilincinde.Oyuncaklarının bir bölümünü odasına aldık.Zaman zaman gidip orada oynayabileceğinin farkında bıdık.

Yemeklerimiz aynen devam.Süt , bal,yumurta beyazı vs dışında artık bir çok mevsim sebzesi ,kurubaklalar,püreler afiyetle yeniyor.En sevdiğimiz yine meyvalar.En en sevilen ise mandalina.Elimde gördüğü an sabırsızlanıyor yemek için.

Ceee oyununu artık genişlettik.Odalar arasında oynuyoruz.Yakama,saklama,bulama oyunları en keyif alınanlar.Kitaplarında tepkilerimiz aynı.Benim aaa dediğim resimler parmakla gösterilip aaa diye tekrar ediliyor.Kitaplarda göz burun ağız detaylarına takılmış durumdayız.

Akşamları eve gittiğimde pek keyifle oyunlar oynuyoruz.Babanın geleceği saat yaklaşınca bıdık hanım hemen kapı civarlarında söylenmeye başlıyor.Baba gelince kapı sesini hiç kaçırmıyor.En sediği şeyi bile yapıyor olsa bırakıp bir koşturmaca dooğru baba kucağına.Sanırım benden daha çok babasını özlüyor. İnsan kıskanır mı bunu ? evet kıskanır.

Bu ay daha önce geçirdiği idrar yolu enfeksiyonu nedeniyle istenen voıdıng  (sondalı film) grafiyi çektirdik.Benim için çok zor bir karar süreci oldu.Ne kadar gerekliydi ? nasıl olacaktı ? sonuc diyelim ki kötü çıktı veya sınırda çıktı neler yapılacaktı? hepsi hepsi araştırıldı.Güvenebileceğim bir kaç dr fikri alındı ve nihayetinde bu grafiyi çetirmeye karar verilip nerede en güvenli bu işlemi yapabiliriz bulundu , çekildi.Çok şükür problem çıkmadı.Mesaneden böbreklere herhangi bir kaçak olmadığını ispatladık.Bir yaşın altında geçirilen idrar yolu enfeksiyonlarında kaçak oranı yüksek olduğu için , ben bu çekimden kaçmak istedimse de yapamadım.

Randevu günü hazırlandık.Hazırlandık derken çekim için özel bir hazırlığa gerek olmuyor ancak anne babanın kendini psikolojık olarak hazırlaması gerekiyor.15 dk gibi kısa bir sürede işlem yapıldı.İdrar sondası takılıp mesaneyi dolduruyorlar bu arada görüntü alınıyor.Sonrasında sonda çıkarılıp işeme esnasında görüntü alınıyor ve işlem sonlanmış oluyor.İpek çişini yapınca işimiz çabuk bitti.Sonucunda olumlu olması içimizi rahatlattı.
Tüm bunlarla meşgulken domuz gribi aşısını olamadık.Ama zaten virüste şekil değiştirmiş.Bu işinde sonu yok gibi.Her virüs için ayrı aşı diyorlar.İşin ekonomik boyutu bazıları için epey keyifli olsa gerek.Bir yandan da grip olup ölenlerin sayısı da artıyor.Hoş bu konu da bir zaman sonra gündemden düşer yeni bir grip türü daha türetilebilir.İşin aslı sanki biz bağışıklığımızı güçlendirdikçe mikroplarda 'hımmm demek öyle alın o zaman bir de bu şekil yapalım' diyorlar gibi :) Tabi yine de işin özü iyi beslenme , kaliteli gıdalar ,kaliteli su, kaliteli hava, kaliteli zaman .... yani her bir şey kaliteden geçiyor.Zaten yakında avrupa uyum durumlarında akredite edilen yaşamlar olarak sıralanacağız gibi. Düşünsenize her ailenin akreditasyon denetimlerinden geçirildiğini. Üf üf neler olur neler :)





4 yorum:

Seda Demirel Genç dedi ki...

Sevgili fazi; ipek'in film sonucundan bahsetmişsin..çok şükür temiz çıkmış..hiç dayanılası değil,bebeğini öle sondalı filan görmek,kıyamam...şükürler olsun..aman hiç hastalanmasınlar,hiç bi yerleri acımasın inşallah...

fazi dedi ki...

Kıyamıyor insan minnacık bedenlerde acıya hiç dayanamıyor.Ama illa ki söylediğim şey çaresiz hastalık olmasın.Aslında hiç olmasın keşke

erim onat dedi ki...

merhaba;ilk defa meslektaşımı blogta tanıştım sevindim tabi bizim mesleğimiz için zaman bulabilmek zor valla siz yaratabiliyorsunuz tebrik ederim ben şu an kıbrısta olduğumuz için ücretsiz izindeyim 2011 temmuzda işe başlıyacağım bizimde tempomuz o zaman başlıcak ipekte çok tatlı maşallah allah nazarlardan saklasın

fazi dedi ki...

merhaba erim onat :) evet vakit bulmak zor gerçekten ama işte biraz uykudan biraz işlerden derken vakit yaratmaya çalışıyorum.memnun oldum bende :)